Van ve çevresi, Ermeni kültür mirası açısından yaşanan tüm tahribata rağmen hala bize çok şey anlatıyor. Bölgedeki Ermeni kültür mirasıyla ilgili araştırmalar yapan ve bize “Vişabakağ” mahlasıyla fotoğraflar ve notlar gönderen dostumuz bu hafta Lim Anabad Manastırı’nı tanıtıyor.
VİŞABAKAĞ
Bir zamanların görkemli felsefe okulu Lim Anabad manastırı, bugün yalnızca martıların yuva yaptığı bir harabe.
Van – Erciş karayolunun 40. Kilometresinde, Yaylıyaka köyünün 2 km açığında Van gölünün en büyük adasının üzerinde bulunan manastır, adını Yunanca “liman” veya “sığınak” anlamına gelen “Limin”, “Limen” kelimesinden almıştır. “Anabad” ise Ermenicede, “çöl” ya da “inziva yeri” anlamına gelmektedir. 13. ve 15. yüzyıllarda yazılmış bazı el yazması eserlere göre 884 yılından önce inşa edildiği düşünülen yapının, 1301 yılında faal olarak çalıştığı belgelerle sabittir. 1310 yılında yazılmış el yazması bir kitapta ise, Ahtamarlı Katholikos I. Zakharian tarafından 1305 tarihinde kilisenin yenilendiği açık şekilde belirtilmiştir.
1538 yılına kadar aktif bir şekilde faaliyetteyken, bir kaynağa göre Türk- Pers savaşları sırasında, eyalet valisinin, başka bir kaynağa göre ise İran şahı Tahmasb’ın manastırı büyük oranda tahrip ettiği, yakıp yıktığı ifade edilmektedir ve bu sebeple manastır cemaatinin dağılıp, yaklaşık 100 yıl boyunca manastırın terkedildiği anlaşılmaktadır. 1621 yılında Bahçesaraylı Nerses Moragatsi (Mokslu Nerses) adında bir papaz gelip manastır cemaatini toparlayarak manastırı tekrar aktif hale getirmiştir. Ve o dönemde manastırda yaklaşık 60 keşişin yaşadığı bilinmektedir.
Lim Anabad manastırı, Scriptorium (yazmanlar evi, matbaa), kütüphane, çan kulesi, Aziz Kevorg kilisesi, Aziz Sion şapeli, keşiş odaları, mezarlık ve adanın karşı tarafında karşılama evi olarak bilinen yapılar topluluğundan oluşmaktaydı. Ancak bu yapılardan günümüze ulaşabilen yapılar, yalnızca kilisenin giriş kısmını oluşturan tonozlu jamadun kısmı ve Aziz Sion şapelidir.
Lim Anabad Manastırı kuruluşundan itibaren önemli bir kitap yazım merkezi olmuştur. Manastırda yazılmış 306 adet el yazması eser, bu gün Ermenistan Erivan’daki Maşdots enstitüsüne bağlı Madenataran el yazmaları kütüphanesinde bulunmaktadır.
Van gölü havzasında yok olmaya yüz tutmuş onlarca eserden yalnızca bir tanesi olan ve 1915 öncesinde bu bölgenin en önemli merkezlerinden biri olan bu yapı, bünyesinde barındırdığı yazmanlar evi sayesinde ortaçağ Ermeni edebiyatına önemli katkılar sunmuştu.
Ermeni dini mimarisinin önemli örneklerinden biri olan Lim Anabad manastırı, bin küsür yıllık tarihi boyunca birçok kez yıkıma ve tahribata uğramasına rağmen bir şekilde ayakta kalmayı başarabilmişti. 1915’te yaşanan büyük yıkımın ardından, martılardan başka kimsesi kalmayan manastırın, savaşsız ve çatışmasız bir gelecekte tekrar ayağa kalkması dileğiyle..