“Ermeniler’in göçü hızlanabilir”

Beyrut'taki patlamanın ardından siyasi bir kriz başgösterdi. Sokaklar Hükümet'e yönelik protestolara sahne olurken, Hasan Diab başkanlığındaki Hükümet de istifa etti. Patlamadan etkilenen Ermeni toplumunda ise ölü sayısı 13’e yükseldi. 300 de yaralı var.Gerek krizin siyasi ve insani boyutlarını, gerekse Ermeni toplumunun durumunu Suriye'de yaşayan ancak Lübnan'ı yakından takip eden gazeteci Sarkis Kassargian ile konuştuk.

Genel duruma geçeceğiz ama Lübnan'daki Ermeni toplumu patlamadan ne düzeyde etkilendi?
Ermeni toplumu doğal olarak bu patlamadan büyük ölçüde etkilendi çünkü bu patlama tüm Lübnan'ı etkiledi. Ermeni toplumundan 13 kişi hayatını kaybetti,  300’den fazla yaralı var. Yaralıların  durumu ağır değil çoğu taburcu oldu, az sayıda tedavi gören yaralı var 10 kişi kadar. Ama patlamanın asıl etkisi ekonomik açıdan olacak çünkü bu patlama Lübnan'ın zaten kötü durumda olan ekonomisini sıfırladı diyebiliriz zira büyük bir ekonomik kriz vardı zaten. Bu krizden herkes gibi Ermeniler de etkilendi. Yardımlar her yerden geldi. Ermenistan, Karabağ ve diasporadan yardım geldi ama bu yardımlar sonuçta sadece acil durumlar için işe yarayabilir. Bu yardımların etkisi sınırlı olur. Uzun vadeli yardımlar düşünmek gerekiyor. Diğer ülkeleri kastediyorum elbette. Ermenistan'ın gücü bu boyutta bir yardıma yetmez. Uluslararası toplumun bir vaadi oldu, şimdi artık gözler siyasi süreçte. Lübnan her zaman siyasi açıdan sıkıntılı dönemler geçirmiştir.  Bir yıl boyunca cumhurbaşkansız kalmış bir ülke, hatırlayın. Siyasi güçlerin çekişmeleri her zaman ülkeyi etkilemiştir. Lübnan Ermenilerinde ise göç düşüncesi şimdi daha da güçlendi. Bu zaten patlamadan önce başlamıştı. Ermenistan'a gitmek isteyenler çok ama Ermenistan'ın ekonomik durumu da  bu kararı vermede etkili olacak. Avrupa ve ABD'ye gitmek isteyenler de var  elbette. Karmakarışık bir durum. Göç dalgası ve düşüncesi ekonomik krizde yani geçen yılın eylül sonlarında başlamıştı. Korona bu dalgayı biraz durdurdu ama niyet her zaman zaten vardı. Siyasi istikrarsızlık da bu düşünceyi etkiledi tabii. Siyaseten tıkanmış bir ülke çünkü. Güvenlik soruları da yaşanıyordu ayrıca. 

Sarkis Kassargian (FOTO: Berge Arabian)

Hükümet istifa etti gösteriler sonunda. Şimdi ne olacak? 
Lübnan’ın sorun içerden çözülen sorunlar değil. Lübnan siyasi olarak her partinin dışarıya bağlı olduğu bir ülke. Büyük partilerden bahsediyoruz şüphesiz. Sünnileri temsil eden en büyük parti Körfez ülkeler ile ilişkisi  olan daha doğrusu onlara bağlı olan bir yapı. İran etkisi çok güçlü olan Hizbullah var. Diğer büyük parti de bu eksende. Hıristiyanların da çok sayıda partisi var sağ yönelimli olanları yine Körfez ülkeleri ve Avrupa ile ilişki ve bağlılık içinde. Bağımsız siyasetten söz etmek çok güç. Bu birinci sorun. İkinci sorun şu. Lübnan'da savaş sürecinde çatışan taraflar ve bunların liderleri savaş bittikten sonra  siyasete geçip parti başkanı oldu ama bunlar savaşın ürettiği siyasetçiler. Lübnan'ın yeniden kalkınması ve normal siyasete dönmesi yeni siyasetçilerin çıkması ile mümkün. Lübnan yeni siyasetçiler üretmeyi başarırsa orada yeni bir kalkınmadan söz edilebilir. Ama gördüğüm kadarıyla bu çok zor bir mesele. Bu sorunu cevabı Lübnanlılar’da değil, dışarıda bir yandan da, çünkü büyük ülkelerin çekişmeleri her zaman Lübnan'a yansıdı ve yansıyacaktır. Bunları da Suudi Arabistan, İran, Avrupa ülkeleri, Fransa ve ABD olarak sıralayabiliriz. Suriye de var elbette. Türkiye küçük de olsa bir alan bulmaya çalışıyor. siyaseten henüz etkin değil. Türkiye'ye etki alanın tanımamak için çabalar var. Ayrıca az da olsa Rusya etkisi de var. Lübnan'ın en büyük sorunu bence Avrupa, İran ve Körfez ülkelerinin çekişmelerini tam ortasında  olması. 
Lübnan'ı evet zor günler bekliyor ama unutmayalım ki Lübnan bu zorluklara da alışmış bir ülke.



Yazar Hakkında

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE