Sosyal medyaya yeni düzenlemeler getiren dokuz maddelik yasa, TBMM’de kabul edildi ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yasayla sosyal ağ sağlayıcılarına Türkiye’de temsilcilik bulundurma zorunluluğu getirildi. Ayrıca sosyal ağ sağlayıcılarından içeriğin kaldırılması veya engellenmesi istenebilecek. Facebook, Twitter gibi platformlar Türkiye’de en az bir kişiyi temsilci olarak belirleyecek. ‘Yeni sansür yasası’ olarak eleştirilen yasal düzenleme hakkında Bilişim Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Yaman Akdeniz ile konuştuk.
Bu yasayla ilgili olarak siyasi iktidar ne amaçlıyor?
Yasa aslında yeni değil. 2007’de yürürlüğe giren bir İnternet Yasası var. Fakat bu yasa her ne kadar çocukları zararlı içeriklerden korumayı hedeflemiş olsa da zaman içinde YouTube, Twitter, tekrar YouTube ve sonrasında Wikipedia platformlarının engellenmesini de kapsayacak şekilde genişletildi. Milli güvenlik ve kamu düzenini korumak için sendika.org ve siyasihaber.org gibi haber portalları da erişime engellendi. Halen OdaTV ve Independent Türkiye gibi haber portalları da erişime engelli. 2014 yılından bu yana “kişilik haklarını koruyacağız” denilerek pek çok haber sitesinin kamuoyunu ilgilendiren çok sayıda haberine erişim engeli getirildi. İfade Özgürlüğü Derneği’nin ‘EngelliWeb 2019’ raporunda, Ozan Güven’le birlikte, 2019 sonu itibariyle 408 binden fazla web sitesinin ve 130 binden fazla URL adresinin erişime engellendiğini ve sansürlendiğini tespit ettik. Agos’un da 50 kadar içerik ve haberine erişimin engellendiğini bu kapsamda gördük. Dolayısıyla, eski hali ve güncellenmiş hali ile hep siyasi nitelikli sansür amaçlanıyor. Yeni sürümü ile içerik ve haberlere sadece erişim engellenmeyecek, bu haber ve içeriklerin silinmesi ve arşivlerden çıkartılması da mümkün kılınarak çok daha etkili bir sansür uygulanmış olacak. Bu yasayla amaç unutturmak: Bazı olayları, yolsuzlukları ve usulsüzlükleri hiç olmamış gibi hafızalardan silemeseler de internetten silmeyi hedefleyecekler.
Verilerin hükümet ile paylaşılması kişisel haklara yapılmış bir darbe olarak nitelendirilebilir mi?
Güncellenmiş 5651 Sayılı Yasa’nın bir diğer ana hedefi de sosyal medya şirketlerini Türkiye’de ofis açmaya zorlamak ve yasal temsilciler aracılığıyla sulh ceza hakimlikleri tarafından verilen tüm kararları uygulatmak. Böylece bu tür platformların Türkiye’deki kullanıcılarının verilerini Türkiye’de tutmaya zorlayarak bu verilere kolayca erişim amaçlanıyor. Her ne kadar Türkiye’de kişisel verilerin korunması anayasal koruma altında olsa da ve bu konuda 2016’dan beri bir kanun da olsa, fiilen bu veriler devletin eline geçtikten sonra, hiçbir şekilde korunmayacağını, fişlemenin mümkün olacağını söyleyebiliriz.
Sosyal medya platformları bu yasayla birlikte ne tür zorluklar yaşayacak?
Türkiye’de ofis açsalar da açmasalar da bundan sonraki süreçte sosyal medya platformlarının Türkiye ile ilişkilerinin sorunlu olacağını söylemek mümkün. Eğer gelirlerse Türk yargı sisteminin bir parçası olacaklar ve yeni düzeni kabul etmek zorunda kalacaklar. Eğer gelmezlerse, Nisan 2021’den itibaren bu platformlarının internet bant ağlarını devlet daraltmaya ve bu platformları kullanılmaz hale getirmeye başlayacak. Bu şartlar altında Türkiye’ye gelmemeleri herkes için en hayırlısı olur.
Unutulma hakkı çok konuşuluyor. Öncellikle unutulma hakkı nedir? İnternet medyasını neler bekliyor?
Türkiye’de unutulma hakkı yanlış tanımlanıyor. Evet, bazı durumlarda sade vatandaşların geçmişte kendileriyle ilgili ve artık güncelliğini yitirmiş bazı haberlerin, bu haberlerin kaynağından ziyade arama motorlarından erişiminin zorlaştırılması için arama motorlarının arama sonuçlarından çıkartılması mümkün. Bu, asla o haberlerin kaynaktan silinmesi anlamına gelmiyor. Fakat Türkiye’deki uygulamada iki hafta önce olmuş ve olgu aktarımı içeren ve kamuoyunu yakından ilgilendiren haberlerin sulh ceza hakimlikleri eli ile kaynaklarından silinmesi artık mümkün. Bu uygulamanın, özellikle bu kararların sıklıkla siyasiler tarafından talep edildiği göz önünde bulundurulduğunda, unutulma hakkı ile bir ilgisi olduğu söylenemez. İfade Özgürlüğü Derneği’nin Twitter platformu üzerindeki ‘@engelliweb projesi’ hesabından çok sayıda bu tip örnek görülebilir. Kanun güncellenir güncellenmez İskenderun’da bir hakimlik ‘#HarunZengineNeOldu’ haberlerini erişime engelleyerek, bu haberlerin kaynaktan silinmesine hükmetti. Benzer şekilde Malazgirt Sulh Ceza Hakimliği ‘#FatmaAltınmakasaSesOl’ haberlerini erişime engelledi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, TBMM soru önergelerine vermediği cevapların performansının ölçüldüğü haberlere “kişilik hakları ihlal edildi” gerekçesi ile erişim engeli gelmesini sağladı. Bu örnekler çoğaltılabilir fakat hepsinin ortak noktası kamuyu yakından ilgilendiren haberler olmalarıdır. Bunların unutulma hakkı ile yakından uzaktan bir alakası yoktur.
VPN (sanal özel ağ) kullanımı giderek artıyor. VPN kullanımının engellenmesi de konuşuldu. Sizce VPN kullanımını engellemek hukuki yönden mümkün mü?
Türkiye uzun zamandır çok sayıda bilinen ticari nitelikli VPN servisine zaten erişim engelliyor. Dolayısıyla, VPN servislerini de Türkiye’den kullanmak eskisi kadar kolay değil. Kaldı ki bu servislerin çok sayıda kullanıcı tarafından kullanılıp kullanılmadığı da tartışma konusudur. Dahası, silinen ve arşivlerden çıkartılan haberlere VPN’le de erişmek mümkün değildir. Nisan 2021 sonrası eğer sosyal medya platformları Türkiye’den kullanılmaz hale gelirse, o dönemde VPN de kullanmak pek mümkün olmayabilir. Baskıcı, yasaklayıcı ve sansürcü yaklaşımın alternatifi VPN değil, demokratikleşmedir. Tüm bu atılan adımlar ise Türkiye’nin demokratikleşme süreci açısından geriye atılmış adımlardır.