EDVİN MİNASSİAN/LOS ANGELESAna sorun ve engellemeye gelecek olursak, Graham, Perdue ve Mc Connell’in kararlarının arkasında Beyaz Saray’ın ve dolaylı olarak ABD silah endüstrisinin olduğuna kesin gözüyle bakılabilir.
29 Ekim günü ABD Temsilciler Meclisi’nden ezici çoğunlukla geçen, Ermeni Soykırımı’nı tanıyan karar tasarısının ardından, gözler Senato’ya çevrilmişti. Uzun zamandır bu karar tasarısının oylamaya konulması, ana destekçiler olan iki güçlü senatör, New Jerseyli Demokrat Robert Menendez ve Teksaslı Ted Cruz tarafından gündeme getiriliyordu. Tasarı oylamaya konulursa, toplam 100 senatörden en azından 80’inin destek vereceğine kesin gözüyle bakılmaktaydı. Geçtiğimiz günlerde karar, senatör Menendez tarafından iki defa oylamaya sunulmak istendi. Fakat önce South Carolina Senatörü Lindsey Graham, sonra da Georgia Senatörü David Perdue’nun itirazları sebebiyle kabul edilmesi kesin olan oylama, bloke edildi.
Yanlışlar, çarpıtmalar
Öncelikle haberlerdeki yanlış anlama veya çarpıtmaları düzelttikten sonra bu iki güneyli senatörün arkasında kimlerin ve hangi güçlerin etkin olduğunun cevabını vermeye çalışalım.
Gündeme getirilip oylamaya konulan bir karar tasarısı sadece, yasa tasarısı değil, Temsilciler Meclisi’nden geçen karar tasarısı olduğu için Senato onayına ihtiyacı yok. Meclis’in “Ermeni Soykırımı olmuştur” kararı kendi ifadesi ve tespiti olarak tarihe geçmiştir. Bunun hukuki açıdan yasa olarak değil, fakat ABD devletinin üç ayağından birinin kararı olarak algılanması daha doğru olur. Senato’ya sunulan karar tasarısı, Senato’nun iradesini yansıtan bir hakikat tespiti olarak kayıtlara geçecektir. Bu, neticede, ayrı ayrı geçmiş olup birbirlerine resmen bağımlı olmasalar da Kongre’nin (Meclis artı Senato ) ortak kararı gibi yansıtılabilir. Hukuki yönden bir ihtimal, mahkemeler bunu resmi tespit olarak göz önüne alabilir, fakat bağlayıcı bir hükümleri olamaz.
Tasarı gündeme nasıl geldi?
İkinci hatalı haber Senato kurallarına göre oylama tasarılarını bir senatörün itirazının engelleme hakkı olmasına dair. Bu istisnai bir parlamento manevrası sadece. Senato’nun ana kuralı ise , gündemin çoğunluk grubunun lideri tarafından hazırlanıp genel kurula sunulmasıdır. Senato’nun en güçlü kişisi olan, Kentucky Senatörü Mitch Mc Connell bugüne kadar tasarıyı genel gündemine almadığı için, Menendez gündem dışı kuralını uygulamaya sokarak, oy birliği çağrısında bulundu. Bu istisnai oy birliğini, doğal olarak bir senatörün itirazı bozabildiği için, Graham ve sonra Perdue amaçlarına ulaştılar. Mc Connell’in üzerine 60’in üzerinde senatörün baskı yapması halinde, er geç bu karar tasarısı oylamaya konulacaktır.
Silah endüstrisi devrede
Fakat ana sorun ve engellemeye gelecek olursak, Graham, Perdue ve Mc Connell’in kararlarının arkasında Beyaz Saray’ın ve dolaylı olarak ABD silah endüstrisinin olduğuna kesin gözüyle bakılabilir. 13 Kasım’da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Beyaz Saray ziyareti ve Senatör Graham’in toplantıların bir kısmına katıldıktan sonra bu itirazını yapması, bariz ipuçları. Her ne kadar ABD ile Türkiye arasındaki ilişkiler çok gergin olsa da, Başkan Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan kişisel ilişkilerinde daha yakın bir görüntü çizmekteler. Trump’ın devlet idaresine bir ticari faaliyet veya Kapalıçarşı usulü alım satım işlemi gibi baktığı hemen hemen herkesin malumu. Önceki başkanların tersine, Temsilciler Meclisi oylamasına itiraz etmeyişi, Türkiye’yi biraz daha zorlayıp, toplantılarda daha fazla taviz koparma stratejisinin bir parçası olabilir. Her ne kadar gergin olsa da ilişkilerin tam olarak kopmaması, evlilik ne kadar güç bir durumda olsa da her iki tarafın da boşanmaya hazır olmamasıyla açıklanabilir. Beyaz Saray’ın Senato oylamasını durdurma kararının arkasında bu olmalı.
Muhtemel tavizler
ABD ne tavizler aldı bilemeyiz tabii. Fakat tahminler Türkiye ile Rusya yakınlaşmasının en azından yavaşlatılması, İran üzerindeki yaptırımlarda Türkiye’nin daha yardımcı olması, İranlılara kolay vatandaşlık verilmemesi , Filistinliler üzerindeki nüfuzun dengeli kullanımı ve ABD silah endüstrisinin tatmin edilmesi ihtimalleri üzerinde yoğunlaşıyor.
Bu sonuncusu bizi senatör Graham’a bağlamakta. Trump destekçisi olmasının ve ön seçimlerde Trump’in kendi karşısına aday çıkarmasını önleme hedefinin çok daha ötesinde Senatör Lindsey Graham, askeri savunma endüstri kompleksinin baş temsilcisi olarak bilinen bir şahsiyet. Rusya’dan alınan füzeler sebebiyle dondurulmuş olan Patriot füze satışları (3.5 milyar dolar değerinde olduğu tahmin ediliyor, Raytheon şirketi açısından) ve F 35 sorunu, silah endüstrisinin çözmesi gereken sorunlardı. 2018’de toplam satış cirosu 192.3 milyar dolar olan bu endüstri için önemli müşteriler sıralamasında 8’inci olan Türkiye ile ilişkilerin kopmaması çok önemli. Bunun dışında, Türkiye’siz bir NATO, ve aynı zamanda da NATO’suz bir Türkiye’ye, resmi söylemler ne olursa olsun iki taraf da hazır değil. Aynı zamanda Türkiye’nin Batı yörüngesinden tamamen kopartılmasının büyük bir jeopolitik hata olacağı, kontrolden çıkmış ulusalcılık ile dini fanatizmin sebebiyet vereceği bölgesel sorun ve risklerin çok yüksek oluşu Trump’ın danışmanlarının ve ABD’nin güç kutuplarının endişeli hassasiyetleri arasında .
Senato’ye Ermenilerin ne kadar ihtiyacı var?
Ermeni Soykırımı’nın tanınmasının bu tatlı sert ilişkiler siyasetine alet edilmesi hiç de hoş değil ve Senato’nun tanıma veya tanımamasına en azından Ermenilerin ne kadar ihtiyacı olduğu tartışılması gereken bir konu. 50 egemen eyaletin 49’unun resmen tanıdığı, Temsilciler Meclisi’nin 400 üzeri oyla kabul ettiği, senatör ve devlet adamlarının ezici çoğunluğunun özel olarak konuşunca tartışmasız kabul ettiği bir soykırımın Senato tarafından resmen oylamaya konulmaması için verilmiş olduğu belli olan tavizler, maalesef inkar ısrarcılığını ispatlamaktan daha öteye gidememekte.