Sivil toplum örgütü çalışanı ve işadamı Osman Kavala’nın tutuklanmasının üzerinden tam bir yıl geçti. Hakkında hâlen iddianame hazırlanmayan ve mahkemeye çıkarılmayan Kavala’yla ilgili yürütülen soruşturmada gizlilik kararı da devam ediyor. Bir yıllık tutukluluğun bir işkence olduğunu söyleyen Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar, “Bir boşluk üzerine konuşuyoruz” dedi.
Anadolu Kültür’ün kurucusu, sivil toplum örgütü çalışanı ve işadamı Osman Kavala’nın tutuklanmasının üzerinden tam bir yıl geçti. Kavala’nın avukatları Köksal Bayraktar, İlkan Koyuncu ve Deniz Tolga Aytöre Taksim Hill Hotel’de tutukluluk sürecine ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Toplantının başında Osman Kavala’nın bu toplantı için tutuklu bulunduğu cezaevinden gönderdiği mesaj okundu. Kavala’nın mesajı şöyle,
"Silivri'de ikametimin birinci yılı tamamlandı. Beni anayasal düzeni ve hükümeti devirmeye teşebbüsle suçlayanların her geçen gün bu suçlarla alakam olmadığını daha iyi fark ettiklerine inanıyorum. Ancak bu öğrenme süreci benim özgürlüğüm pahasına oluyor. Bir an önce özgürlüğüme, aileme dostlarıma kavuşmak istiyorum. Bununla birlikte yıllardır sakıncalarını vurgulamaya çalıştığımız peşinen ceza haline gelmiş mahkeme öncesi uzun tutuklamalara ve yargılamalara artık bir son verilmesini de hayati önemde görüyorum. Benim durumumun bu sakat tutuklama rejiminin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ve yargısına verdiği zararın daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacağına ümit ediyorum.”
Tutukluluk hali çelişkiler barındırıyor
İlk olarak söz alan avukat İlkan Koyuncu, hukuk dışındaki bir kurumdan beklentileri olmadığını söyleyerek Kavala hakkındaki iddiaları şu sözlerle değerlendirdi.
“Kavala iki suçtan tutuklandı biri anayasal düzeni değiştirmeye çalışmak diğeri de hükümeti devirmeye çalışmak. Dosyada gizlilik kararı olduğu için bu suçlara dair ortaya konulan deliller nedir bilmiyoruz. Kavala’nın 15 Temmuz Darbe Girişimi’ni organize eden kişilerle bağlantısı olduğu iddia ediliyor. Onu tanıyan herkes bilir ki Kavala, uzlaşı ve diyalog insanıdır. Darbeyle yan yana gelecek en son isimdir. Çünkü, 1980 darbe anayasasının değişmesi için sivil toplum örgütleriyle, siyasi parti temsilcileriyle görüşmeler yapmış, bu konuda çalışmalar yapmış bir isimdir. Kavala’nın “yabancı kişilerle irtibatta olduğu” da iddia ediliyor. Bizim yasalarımızda, “yabancılarla irtibatta olmak” diye bir suçlama yok. İkinci suçlama olan hükümeti yıkmaya teşebbüs de gerçeği yansıtmamaktadır. Buna ilişkin Kavala’nın Gezi Direnişi’ni finanse ettiği iddia ediliyor. Bu konuda da delilleri göremiyoruz. İddianame hazırlansa buna dair bir savunma yapabilirdik, detayları öğrenebilirdik. Gezi’yle ilgili şimdiye kadar çok sayıda yargılama yapıldı. Gezi eylemleri hiçbir zaman hükümete karşı bir eylem olarak nitelendirilmedi. Delilleri karartma, şüpheli suç delili ve kaçma şüphesiyle tutuklanan Kavala hakkında kuvvetli suç şüphesi varsa neden bir yıldır iddianamesi yazılmıyor? Tutukluluk hali bir çok çelişkiyi barındırıyor.”
İddianame değil tahliye istiyoruz
Avukat Deniz Tolga Aytöre de, kamuoyunda iddianame eksikliğinin ön plana çıktığını ancak asli olarak tahliye beklediklerini söyledi. Aytürk şunları söyledi:
“Bize servis edilemeyen bir çok bilgi bazı medya kurumlarına veriliyor. Biz bunun nasıl olduğunu anlamıyoruz. Bize dosyada gizlilik kararı var deniyor ancak bazı basın kurumlarına bu bilgiler veriliyor. Biz bir süre konuşmadık çünkü dosyada gizlilik kararı vardı ve bu karara saygı duyduk, halen daha saygı duyuyoruz. 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle ilan edilen olağanüstü hal döneminin geçeceğini düşündük. Hukukun normalleşeceğini düşündük ancak öyle olmadı. Adalet sizden uzaklaşırken arkasından el sallayamazsınız, adaleti yakalamak istersiniz. Bu süre içinde tutukluluğa sık sık itiraz ettik. Çok sayıda dilekçemiz var. Tutukluluk incelemesinin Kavala’nın da SEGBİS ile katılacağı bir şekilde yapılması için defalarca dilekçe verdik. Ancak, bir de baktık ki Kavala’nın ve biz avukatlarının olmadığı bir gün, tutukluluk incelemesi için duruşma yapmışlar ve tutukluluğun devamına karar vermişler. Osman Kavala, tutuklama kararının verildiği 1 Kasım 2017’de sabahın dördünde kendisini tutuklayan sulh ceza hakimliği dışında hiç hakim karşısına çıkmadı. Soruşturmayı yürüten savcılık dahi ifadesini almadı.”
AİHM kararı bekleniyor
Avukat Köksal Bayraktar da, süreç içinde yasaların ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin nasıl ihlal edildiğini anlattı.
“Kavala alışılagelmiş bir şekilde olmayarak, uçaktan inerken gözaltına alındı, 13 gün gözaltında tutuldu. 1 Kasım’da Cumhuriyet Savcısı ifade almadan Sulh Ceza Hakimi’nin önüne getirildi. 1 Kasım’daki süreç de ilginçtir, önce emniyet makamlarının önüne çıkarıldı ve orada ifadesi alınmaya çalışıldı. Çağlayan’daki adliyeye götürüldüğünde Sulh Ceza Hakimi’nin karşısına çıkarıldı. Düşünsenize saat gece 4’tü. Bu AİHM’ye göre yasaktır. Sanığın zorlanması, yorulması yasaktır. Ne olduğunu anlamadan Kavala tutuklandı. Biz, 8 Kasım’da tutuklamaya itiraz ettik. Yasal süresi içerisinde bu itirazı yaptık. Ancak, tam tamına 24 gün sonra reddedildi. 24 gün Sulh Ceza Hakimi neyi bekledi? Acaba hangi delili bekledi? 29 Aralık 2017’de yasal hakkımızı kullanarak Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yaptık. Başvurumuz, tutuklanmanın anayasaya aykırılığıyla ilgiliydi. Şu anda dosyaya erişemiyoruz soyut karanlıklar içinde konuşuyoruz, bunu da Anayasa Mahkemesi’ne söyledik. Anayasa Mahkemesi bugüne kadar Kavala’yla ilgili hiçbir işlem yapmamıştır. Elimizde tek bir belge var o da Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yaptığımıza dair bir kağıt.”
Yargısal süreçte bir gelişme olmaması üzerine AİHM’nin konuyu öncelikli olarak ele almaya karar verdiğini hatırlatan Bayraktar, AİHM’nin hükümetten 10 Ocak 2019’a kadar yanıt beklediğini söyledi. Bayraktar, “Kavala’ya yönelik bir işkence vardır, işkence mutlaka dayakla, elektrikle olmaz, dört duvar arasında tutulmak da bir işkencedir. Türkiye’de hukuk varsa Kavala’nın serbest bırakılması, hangi suçlardan tutuklandığı ifade edilmesi sonrasında da yargı önüne çıkarılması gerekir” diye konuştu.
Osman Kavala kimdir?
Osman Kavala Manchester Üniversitesi'nde iktisat ve sosyal bilimler eğitimi aldıktan sonra babasının ölümü nedeniyle Türkiye'ye döndü ve aile şirketlerinde yöneticilik yaptı. İş faaliyetleri yanı sıra sosyal kültürel etkinliklere katıldı, Yeni Gündem, Cumhuriyet Ansiklopedisi gibi yayınları destekledi, ortaklarıyla Britannica Ansiklopedisinin Türkçe yayınlanması projesini gerçekleştirdi.
Kavala Turizm Yatırımcıları Derneği, Türkiye-Polonya İş Konseyi, Türkiye-Yunanistan İş Konseyi gibi iş kuruluşlarının yönetim kurullarında bulundu. TEMA Vakfı, TESEV, TÜRSAK, Selanik'teki Güneydoğu Avrupa Demokrasi ve Uzlaşma Merkezi'nin kurulmalarında aktif rol aldı ve yönetim kurullarında yer aldı. Helsinki Yurttaşlar Derneği, Tarih Vakfı, Barış Vakfı, CİSST, Hafıza Merkezi ve Kültürel Mirası Koruma Derneği'nin kurucu üyesi oldu.
Kavala Irak'ın işgaline karşı kampanyalarda, insan haklarının korunması, Güneydoğu’da çatışmaların sona erdirilmesi, 1980 darbe anayasasının değiştirilmesi amaçlı girişimlerde yer aldı. 1999 Marmara depreminden sonra depremle ilgili çalışmalar gerçekleştirdi, 2011’de Van ve çevresini etkileyen depremden sonra depremden zarar görenler için çeşitli faaliyetler yürüttü. Osman Kavala 2009’dan itibaren Açık Toplum Vakfı’nın yönetim kurulunda bulunuyor. 2002 yılından itibaren sanat kültür, akademi dünyasından arkadaşlarıyla kurdukları Anadolu Kültür'ün Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütüyor. Çeşitli Anadolu kentlerinde kültür sanat etkinlikleri düzenleyen Anadolu Kültür, kent kültürü, kültürel çeşitlilik, geçmişle yüzleşme konularında da çalışıyor, Avrupa ile kültürel diyalog, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi amaçlı projelerde yer alıyor.