'Orta Asya'dan geldik' ezberiyle yüzleşiliyor

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nün e-devlet üzerinden açtığı alt soy üst soy bilgisi kayıtları hem büyük ilgi hem de tartışma yarattı. Milyonlarca insan siteye girip soy bilgisi kayıtlarını kontrol etti, yaşadığı sürprizleri özellikle sosyal medya üzerinden paylaşmayı tercih etti. Gelinen durumu bu konu üzerinde yıllardır çalışmış Antropoloji profesörü Suavi Aydın ile konuştuk. Aydın “Bu toplum hala kimliğinin peşinde” diyor.



Devlet ilk kez mi soy kayıtlarını böylesine açıyor? Cumhuriyet tarihi boyunca bu iş pek kolay olmamıştı, özellikle devletin kendine "tehdit" olarak gördüğü halklar açısından. Devletin bu konudaki politikası nasıldı?

-Devlet soy kayıtlarını sadece o soydan olanların hukuki ve idari işleri için gerektiğinde, örneğin ölüm halinde varislerin tesbiti için vukuatlı nüfus kaydı çıkarılması gibi durumlarda verirdi. Bunun dışında, nüfus kayıtları nüfus müdürlüklerinde kilit altında tutuluyordu. Sonra dijital sisteme geçilince, yine belli ölçülerde bu gizlilik sürdürüldü. Konu sadece "tehdit" algısı ile ilgili değil. Bir taraftan da devlet olma halinin birtakım bilgileri gizleyerek onlar üzerinden iktidar kurma pratiği ile özdeşleştirildiği bir devlet geleneğinin hakim olduğu bu topraklarda, bu uygulama böyle bir iktidar kullanımının da bir parçasıydı. Tehcir, mübadele, Dersim sürgünlüğü gibi bir taraftan bu toplumu kuran, bir taraftan da doğrudan kimlik değişimi ile sonuçlanan trajik olayların varlığı, ister istemez devleti bu olaylarla ilgili geçmişleri "tehlikeli" ve "unutulması-unutturulması gereken" geçmişler olarak yaftalamasına yol açtı ve coğrafyadan fani bedene kadar her düzlemde bu geçmişin izleri silindi, ya da silindiği sanıldı. Ne var ki bu girişim, bütün başarısına karşın, yine de geçmişteki kimliğe ve onun izlerine ulaşma imkânlarını tamamen ortadan kaldıramadı. Zira hiçbir sosyal olaya ve toplumsala müdahale sızıntısız bir sonuç vermez. Nüfus kayıtlarının açılması, devletin bir bakıma bu pratiğini sınırlama zamanının geldiği veya bundan umduğu şeyin bugüne kadar pek de fayda getirmediğini gördüğü anlamına gelebilir. Ama yine de kişilerin ve ailelerin geçmişi tam olarak öğrenmek için bu kayıtlara müracaat etmesi yeterli olmayacaktır. 


Sosyal medyaya yansıdığı kadarıyla çok sayıda insan, soyunda bir "Ermeni" olduğunu keşfediyor, ya da benzer başka durumları (Balkan göçmeni olmak/olmamak)... Bilhassa ailesinde Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeni olduğunu keşfedenler açısından bunun nasıl sonuçları olabilir? 

-Osmanlı dönemine geri gittikçe bilhassa muhtedilerin, yani gayrimüslimken Müslüman olanların daha gerideki soylarını bilmeleri neredeyse imkansız gibi bir şey. Çünkü Osmanlı kayıtlarında onların babaları "Abdullah" anneleri ise "Havva" olarak kayıtlıdır. Ancak Cumhuriyet dönemi kayıtlarında iş değişti. Zira her ne kadar din esaslı kimliklendirme devam ediyor olsa da kayıtlarda anne ve baba adlarının sahih biçimde yazılma zorunluluğu ve vukuatlı nüfus kayıtlarında bunun görülebilmesi, ister istemez 1923'ten sonra ve hemen öncesinde din değiştirenlerin ya da değiştirmek zorunda kalanların hangi soydan geldiklerini görebilmelerini sağlıyordu. Muhtemelen bu yüzden de bu kayıtlar hep gizli tutuldu. Ancak şimdi soy araştırmasının bir "bilgi edinme" meselesi olarak görülmesini sağlayan büyük bir zihniyet değişikliği ile herkes atalarını belli bir tarihe kadar (Osmanlı döneminde modern nüfus kayıtlarının tutulmaya başlandığı 1830'lara kadar) nüfus bilgileri üzerinden izleyebilir hale geldi. Ondan öncesine ise ancak şeriye sicilleri ve tahrir kayıtları üzerinden ulaşılabilir, o da söz konusu soy Osmanlı sınırları içinde yaşamış ise! Bu durumda tabii eğer varsa "Ermeni geçmişi"nin görülmesi de muhtemel hale geldi. Yalnız, tehcirde kendilerine el konulan veya korumak için hanelere alınıp Müslüman yapılan kız ve kadınların Ermeniliğini tespit etmek de nüfus kayıtları üzerinden hiç kolay değil. Bu hâlâ ancak anılardan ve toplumsal bellek çalışmaları ile ulaşılabilir bir bilgi. Her ne hal ise, eğer varsa ve nüfus kayıtlarından bu görülebiliyorsa gerçekten devrimci bir şey. Zira sadece geçmişlerindeki Ermenilikle değil, pek çok insan tarih tezinin içimize işlettiği "Orta Asya'dan geldik" ezberiyle böylece yüzleşiyor. Böyle bir yüzleşme, çoğumuzda var olan ötekileştirmelerle ve sadece ötekileştirme ile kalmayıp ötekini nefret konusu haline getirme pratiğiyle de yüzleşmeyi sağlayabilir. Saflık duygusunun sarsılması, ciddi bir normalleşme alametidir ve başkalarıyla doğru düzgün, medeni ilişkiler geliştirmenin ön koşuludur. Bu iş açıkça buna yarar. Özetle sağlıklı bir toplum olabilmek için fevkalâde faydalıdır.


Milyonlarca insanın bu kayıtlara baktığını okuyoruz. Bu durum, ülke açısından bakarsak nasıl bir ruh halinin yansıması? "Soy" konusu neden bu kadar önemli?

-Burada herkes kendisini "saf" ve "Türk" varsayabilir ama bunun altında derin bir kuşku ve bir "acaba" duygusu vardır. Zira gündelik pratiğimizde kendimiz gibi "saf" ve "Türk" saydığımız kişilerin farklı geçmişleri olduğunu öğrendiğimiz pek çok olay var. Herkesin çevresinde böyle şeyler oluyor. Herkes çevresinde veya kendi akrabaları içinde böyle "farklı" soy geçmişlerinin varlığına dair hikâyeler duymuş veya bunu bizzat deneyimlemiştir. O zaman görünüşte herkes Türk olur, ama bunun gerisinde ikinci ve örtük kimlik(ler) üzerinden ilişkilendiğimiz bir başka sosyalleşme gelişir. Bu sosyalleşme insanın en temel ihtiyaçlarından birine, "aslında ben kimim? Biz kimiz?" sorularına aradığı cevaba karşılık gelir. O yüzden bu arayış, hele bizim gibi göçlerle ve tarihsel trajedilerin birikimiyle şekillenmiş bir toplumda hiç bitmez. Cumhuriyetin kuruluşundan beri resmi ideolojinin görmezden geldiği ve görülmesini engellemeye çalıştığı bu arayış, nüfus kayıtlarına kolayca erişebilme imkânının doğmasıyla açığa çıkmış ve patlamıştır. Bu toplum, hâlâ kimliğinin peşinde ve hiçbir iktidar odağı ve iktidar şekli bu arayışa doyurucu bir cevap veremedi. Şimdi bunu görüyoruz.

Kategoriler

Genel Güncel


Yazar Hakkında

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE