‘Normal doğum varken bıçak altına yatmayın’

Surp Pırgiç Hastanesi Baş Hekimi ve kadın doğum uzmanı Op. Dr. Ardaş Akdağ, kürtaj tartışmalarının ardından gündeme gelen Üreme Sağlığı Yasa Taslağı’nı yorumladı. Akdağ, kadınların doğanın mucizevi yöntemi normal doğum dururken bıçak altına yatmak istemelerini, eğitim eksikliğine bağlıyor.

LORA BAYTAR
lora@agos.com.tr

Uzun süren kürtaj tartışmalarının ardından, Bakanlar Kurulu, geçtiğimiz günlerde Üreme Sağlığı Yasa Taslağı’nı görüştü. Kürtaj düzenlemesini de içeren taslakta kürtajda 10 hafta sınırı korunuyor. Düzenlemeye göre, her bir doktorun yıl boyu yapacağı sezaryen oranı yüzde 12’yi geçemeyecek. Surp Pırgiç Hastanesi Başhekimi ve kadın doğum uzmanı Op. Dr. Ardaş Akdağ, kadınların doğanın mucizevi yöntemi normal doğum dururken bıçak altına yatmak istemelerini, eğitim eksikliğine bağlıyor.

•          Sezaryene getirilen kısıtlama doğru mu?

Bence çok doğru. 1976’da günde 100 doğumun yapıldığı Yenimahalle doğum evinde işe başladım ve 11 yıl orada çalıştım. O zamanlar dünyadaki kabul edilmiş rakamlar yüzde 5-6 civarındaydı. Zaman içinde, kadınların beslenmeleri iri çocuklara sebebiyet verdiği ve bu iri çocukların doğumları travmatik olduğu için dünyada kabul edilen oran yüzde 10-15’e kadar çıktı. Türkiye’deki oran, şu anda eğitim hastanelerinde en düşük olması gerekirken, yüzde 60’ın üzerindedir.

•          Bir gebenin sezaryenle mi, normal yöntemle mi çocuğunu doğuracağına nasıl karar verirsiniz?

Mühim olan kadının çatı yapısıyla bebeğin birbirine uyumu. Gebelik bir hastalık değil, fizyolojik bir süreçtir. Bir doğum hekimi ancak ufak tefek problemler olduğunda müdahale etmeli. Doğum bir futbol maçı gibidir. Final maçına çıkacak bir takımı antrenör hem teknik hem de psikolojik açıdan hazırlar. Bir doktorun ise asli görevi takip ettiği gebeyi 9 ay süresince psikolojik olarak doğuma hazırlamaktır. O iletişim olursa eğer, o kadın fıstık gibi normal doğurur.

ERTESİ GÜN HAPI ‘KÖTÜNÜN İYİSİ’

Üreme Sağlığı Yasa Taslağı’na göre, devlet, istenmeyen gebelikler için ücretsiz olarak “ertesi gün hapı” dağıtacak. Ardaş Akdağ, ertesi gün hapının aslında bir korunma yöntemi olmadığını söylerken, yüksek seviyede östrojen içeren bu ilacın çok sık kullanılmasının sağlık açısından olumsuz sonuçlar doğuracağına dikkat çekiyor: “Kötünün iyisi diyebileceğimiz bir yöntem. Aslında gebelik olmadığı zamanlarda da boşu boşuna kullanılmış olacak. Mesela arka arkaya üç kez şüpheli ilişki yaşayan bir kadının bu yöntemi kullanması son derece sakıncalı.” Akdağ, bu ilacın, yüksek derecede östrojen hormonu içerdiği için psikolojik travmalara ve meme kanserine de sebep olabileceğini hatırlatıyor. Deneyimli hekime göre, en sorunsuz çözüm, halkın doğum kontrol yöntemleri hakkında eğitilmesi.

•          Sizce neden kadınlar bıçak altına yatmayı normal yön- temlere tercih ediyor?

“Korku kapıyı çaldı, iman kapıyı açtı, ortada bir şey yok...” diye bir tabir vardır. İnsanlar yanlış bilgilerle donatıldıkları için yanlış kararlar verirler. Bütün hastanelerde gebe eğitim merkezleri kurulması gerekiyor. Bir gebe doktoruna gelip de 10-15 dakika bebeğin durumunu öğrenip gidince yeterli olmuyor. Gruplar kurulacak, gebe eğitim odaları oluşturulacak, gebeler eşleriyle beraber gelecekler ve eğitim merkezlerinde normal doğumun ne kadar mükemmel bir şey olduğunu öğrenecekler. Zaten öyle bir eğitimin ardından gebe gelip de ben sezaryen olmak istiyorum demez.

•          “Normal doğum sezaryenden daha iyidir, çünkü...” diyebilir misiniz?

Hayır onu diyemem. Ama normali varken neden anormal olanı yapalım ki? Çünkü sezaryen cerrahinin en kanlı ameliyatıdır. Başka bir ameliyata göre belirli bir süre içerisinde bebeği çıkartmakla uğraştığınız için kan kaybı çok olur. Forsepsler (kaşıkla bebeğin çekilmesi), vakumlar gibi müdahaleler bebeğe de kadına da zarar verir. Sezaryeni savunanlar “Bebek çok daha rahat doğuyor” diyorlar ama bana göre bu çok yanlış, çünkü orada da bebek çeşitli anesteziler alıyor ve o riski kimse hesaplamıyor.

•          Peki ya sezaryenin iyi yanları da yok mudur?

Sezaryen bir cerrahi yöntemdir ve cerrahi müdahale daima risklidir. Cerrahinin vermiş olduğu travmayı kadın ömür boyu hissediyor. Ancak bu iş bir Katolik nikâhı gibi, siyahla beyaz gibi değil. Hayatta nasıl ki griler de varsa o grileri değerlendirmek gereklidir.

•          Epidural denilen bir anestezi yöntemi var. Gebe belden aşağısı uyuşturularak normal veya sezaryen do-ğum yapabiliyor. Bunun için ne söyleyebilirsiniz?

Epiduralli normal doğum, kişinin ağrılarını da yok ettiği için ıkınma duygusunu ortadan kaldırıyor ve bebek çıkıma girdiği zaman vakum yöntemi kullanmaya mecbur kalıyorsunuz. Epiduralli normal doğumlarda vakum veya forseps ihtimali çok yüksek olduğundan bebek travmatize olabiliyor. Biz çok önermiyoruz ama epidural sezaryen tercih edilebilen bir yöntem.

•          Sezaryen normal doğumdan pahalı olduğu için mi doktorlarca tercih ediliyor?

Fiyat çok fark etmiyor aslında. Ama doktorlar açısından sezaryen rahat bir yöntemdir.

 

Kategoriler

Toplum Sağlık