Malatya’nın toprağında yara var

Kemal Kurkut, 21 Mart’ta Diyarbakır’daki Newroz kutlamaları sırasında ‘canlı bomba’ olabileceği şüphesiyle polisler tarafından vurularak öldürülmüştü. Melis Kaya, bu cinayetin ardından Kemal Kurkut’a bir mektup yazdı.

Kemal,

21 Mart'tan beri yanıbaşımızdasın. Vurulduğunda yarı çıplaktın, gözlerimizle ezberledik düşüşünü. Unutmamak için ve hep hatırlamak için, dişlerimizi sıkarak, avuçlarımız sırılsıklam, tekrar tekrar baktık fotoğraflara. Öylece orta yerde uzanmıştın, yarı çıplaktın. Belki elimizi uzatsak yüreğini tutardık. Yüreğini; yani üzerinde, çıplaklığının arkasında, göğsünün kafesinde patlamaya meyilli olabilecek tek şeyi. Yüreğin patlamaya meyilliydi ve onlar bunu biliyorlardı çünkü Ankara'da, yanıbaşında arkadaşlarını öldürdüler, şahit oldun. Yüreğin patlamaya meyilliydi ve biliyorlardı çünkü sen cenazesi yedi gün boyunca yerde kalan Taybet Ana'yı gördün, çünkü küçücük cansız bedeni üç gün boyunca bir buzdolabında saklanan Cemile'yi gördün. Yıkılan, yağmalanan evleri, harabeye dönen sokakları, talan edilen köyleri, yaralı kuş gibi Dört Ayaklı Minare'nin dört ayağına serilen Tahir Elçi'yi gördün. 

Newroz bizim en güzel bayramımızdır. Benim olduğum yerde 20 Mart akşamı kutladık Newroz'u. Sen o gece hala hayattaydın. Çok kötü bir yıl geçirdik. Sen de biliyordun, görmüştün. İçinde ölüm, yıkım, yas olan dar ve karanlık tünelin sonundaki ışıkmış gibi büyük bir heves ve heyecanla Newroz gününü beklemiştik bu yıl, sen de beklemiştin.

Newroz baharı müjdeler. Baharda toprak uyanır, filiz olur, çiçeklenir. Bizim şehrimizin kökünden hoyratça sökülen çiçekleri var; Malatya'nın toprağında yara var, Kemal. Dünyaya dertlenenlerdensen, ilk önce boş kalan köklerin yerini ve yarayı ezber edersin Malatya'da. Sen gidince yarayı ve o yaranın hiç iyileşmeyeceğini anladık yeniden. İnsanın evi memleketi midir? Yani bizim bir gün mutlaka döneceğimiz yer midir memleket? Malatya sekiz barajla Fırat'a komşudur. Sultansuyu'nda alabalıklar büyür. Bahçeleri kayısı kokar, bir yüzü Nemrut'a bakar. Babamın odasız bir evde dört kardeşiyle birlikte büyüdüğü, bir saza ilk kez dokunduğu çocukluğu, Hrant Abi'nin yetimliğidir. Belki senin de bir kemana ilk kez dokunduğun günün geçtiği yerdir. Güzel memlekettir ama bizim onu güzellikle hatırlamamıza müsaade yoktur. Bizim için yaradır Malatya, yaralıdır. Coğrafya kader midir gerçekten? Memleket bizi de sarıp sarmalamaz mı? Neden şiire, şarkıya, neden hep en güzel çocuklarına kıyar? Doğru insan olmanın, doğru yaşamanın bedeli ağırdır. Bayram kutlamanın bedeli ağırdır. İyilikten ve güzellikten yana olmanın bedeli ağırdır. Memleket ödetir. 

Babamın odasız bir evde dört kardeşiyle birlikte büyüdüğü, bir saza ilk kez dokunduğu çocukluğu, Hrant Abi'nin yetimliğidir. Belki senin de bir kemana ilk kez dokunduğun günün geçtiği yerdir. Güzel memlekettir ama bizim onu güzellikle hatırlamamıza müsaade yoktur. Bizim için yaradır Malatya, yaralıdır.

Malatya'da on sene arayla iki "çutag" sustu. İlkinde sen çocuktun ama gördün, ikincisinde bu kez susan senin çutagın oldu. Önüme düşen her resmine uzun uzun baktım. Yalnızca keman değil, gitar ve piyano da çalıyormuşsun. Dünyanın en güzel dilini konuşmayı iyi biliyormuşsun yani; müzik. Kendine bir kitaplık yapmışsın, içine şiir kitapları doldurmuşsun. Duvarında Ahmet Kaya posteri var, belli ki geceleri sen uyurken sana bakıyormuş. Kemal, sen artık Ahmet Kaya'nın en güzel şarkılarısın.  

Ustalar bilir, müzikte "kemanı ağlatmak" vardır. Bundan böyle her Newroz'da, bir yerde bir keman, dünyanın en sonsuz gamında usul usul ağlayacak. Toprak artık hep hüzne uyanacak: O yara, bizim o derin yaramız, hiç iyileşmeyecek. Memleket yaralı, senin yerin hep boş kalacak. Sen şimdi en ince minör gam, koparılan en taze çiçek; sen aklımızda mıh gibi çakılısın Kemal. Seni hep şiirle, şarkıyla ve baharla hatırlayacağız. Gencecik yorgun yüreğin durulabilir artık, hoşçakal.

 

 

Kategoriler

Güncel Türkiye



Yazar Hakkında