Ermeni toplumu Patriklik seçimi kriziyle ilgili ne diyor?
İŞHAN ERDİNÇ
JULİA KÜTNAROĞLU
Ruhani Kurul Başkanı Episkopos Sahak Maşalyan’ın istifası sonrasında yaşanan gelişmeler, özellikle de 16 Şubat günkü gizli protokol ve Kumkapı’da yaşanan karmaşa Ermeni toplumunda da tepkilere neden oldu. Hafta boyunca yaşananları ve tartışmaları toplumun içinden isimlere sorduk. Maşalyan’ın çıkışı ve izlediği yol tartışma yaratsa da hakim görüş Ateşyan’ın Patrik Genel Vekilliği makamından artık çekilmesi ve ayak oyunlarına son verilmesi gerektiği.
Mari Sıvacıoğlu (47, Emekli)
Seçimin artık yapılması gerekiyor
Geçen hafta Sahak Sırpazanımızın kaleme aldığı yazı beni gerçekten derinden üzdü. Yeri, boşluğu asla doldurulamayacak bir ruhani liderimiz o. Bence Sahak Sırpazanımız dediklerinde son derece haklı; patrik seçiminin artık yapılması gerekiyor. Önüne neden engel koymaya çalışılıyor ki? Cemaat içinde Aram Sırpazan hakkında konuşulanlar, onun bulunduğu konumu çok zedeledi. Bu güne kadar Ermeni kilisesi ve Patrikhanemiz böyle şeyler yaşamamıştı. Umarım kilisemizin üstüne çöken karanlık bir an önce ortadan kalkar ve huzur gelir. Ancak Aram Sırpazan istifa etmeden bu nasıl olur bilemem.
Ayda Danacıoğlu (54, Hemşire)
Hezimete uğratsa da amacı iyi
Ben bu konuya üst bakış olan Tanrı’nın sözleri ışığında yaklaşıyorum. ‘Suratlarına tükürmek’ istediğini söylediği yöneticiler için daha sonra över gibi sözler sarf etmesi, her ne kadar beni de diğer insanlar gibi biraz hezimete uğratmış olsa da, biliyorum ki amacı iyi. Halkına hizmet etmek, Tanrı’nın doğruluğunda yürümek ve Avedaran’da dediği gibi: ‘Mümkünse herkesle (mümkünse) barış içinde yaşamak”. Tabii günah dolu tutumların yanında olmak ve onlara ses çıkarmayanlar gibi olmak değil. Dualarımız kendisiyle. Umarım Sırpazan Hayr Tanrı’nın adaletinin sağlandığı ve amaçlandığı gibi Tanrı’nın bakışı ile halkı için ‘iyi olan’ kararlarla gelir.
Meline Özacar Pulat (53, Emekli)
Ders almaları gerekir
Çok üzgünüm.. Maalesef güvenecek kapımızın kalmadığını düşünüyorum. Sahak Sırpazan’a çok saygı duyuyorum ve güveniyorum. Ruhani duygusuna, bilgisine ve içtenliğine inanıyorum. Çok iyi bir büyük, lider olacağına inancım sonsuz. Maalesef vakıflar ve bu kendilerini baş sanan isimlerin de bir ders almaları gerektiğini düşünüyorum.
Rose Solome (62, Okul öncesi öğretmeni)
Eyleme geçilmeli
Yaşananları kınıyorum. Ermeni toplumumuz, artık hem kendi geleneksel kurumları içerisinde, hem de devlet nezdinde, gasp edilen hakları doğrultusunda daha yaşanabilir bir ülke için talepkâr olmalıdır. Türkiye Ermenilerinin tek kurtuluş reçetesi; susmayarak ve sinmeyerek, demokratikleşme mücadelesine destek vermek, katılımcı olmak için tüm olanakları zorlamak, demokrat yapılar ile dayanışmak ve haklarını talep etmektir. Artık kaybedecek daha fazla zamanımız kalmamıştır. Ermeni Toplumu, Kamp Armen mücadelesinde olduğu gibi bir seferberlik ruhuyla bir araya gelmeli, gerek iradesini gasp eden vakıf yönetimlerine karşı gerekse patriklik makamının geleceğine dair ivedilikle eyleme geçmelidir diye düşünüyorum.
Tamar Nalcı (30, Milletvekili danışmanı)
Sorunlardan biri de ‘belirli yaş üstü erkekler’
Eğer dörde katlanmış bir kağıda tarih yazarak seçim sorunu çözülebiliyorduysa, biz 8 yıl boyunca neyi bekledik? O tarih neden şimdi belirlendi? Biz neden senelerce patrik seçimi için devletten “icazet” bekledik? Bunlar cevaplanması gereken sorular. Vehapar’ın davetiyle aklı selim bir sonuca varacaklarını, Patrik vekilinin istifa etmesiyle gerçekten tarafsız, toplumun her kesimini dinleyecek ve kimsenin “maşa”sı olmayacak bir değabahla seçim sürecine gireceğimizi ümit etmek istiyorum. Tabii, Vehapar neden 8 sene sonra müdahil oldu? Patriklik makamının keyfi kullanımına neden ses çıkarmadı? O da meçhul...
Biz yalnızca dini bir lider değil Türkiye’deki Ermeni toplumunu bütünüyle temsil edecek o makama gelecek kişiyi seçiyoruz. Perşembe akşamı yaşananlar da gösteriyor ki topluma dair meseleleri tartışmak için daha katılımcı bir platformun herkesçe kabul edilmesi gerekiyor. O “protokol”ün imzacılarının sadece belirli bir yaş üstü erkeklerden oluşması da maalesef temel problemlerden biri
Garo Kaprielyan (70, Sanayici)
16 Şubat bize ders olsun
Patrik seçimi mi, entrikalar zinciri mi? Cemaatin en önemli konusu muhakkak ki patrik seçimi. Peki, patriği seçince sorunlarımız bitecek mi ? Ne yazık ki hayır! Dokuz yıldır patrik seçimini yapamamış olma sebebimiz nedir? Patrik Genel Vekili olarak makamı ele geçirmiş olan muhteris Aram Ateşyan ve onunla birlikte hareket etmekten şu veya bu şekilde çıkar temin eden bazı din adamları ve vakıf yöneticileri.. Üslubumu sert bulabilirsiniz ancak ben, “dost acı söyler” deyişinden hareketle, gerçekleri söyleyeceğim bugün, çünkü ben gerçek dostum! Eminim bana gücenenler, alınanlar da olacaktır. Olsunlar, doğru bir tanedir.. Birilerinin eyyam yapmaktan vazgeçip, doğru ve yapıcı eleştiriler yapması gerekirdi. Kendim hakkında biraz bilgi vereyim ki, bu satırları yazanı tanımayanlar da, ha, bu adam bu işten anlıyormuş, tecrübeli biriymiş diyebilsin. 7 yaşından bu yana kilisede önce 100 Mangants çocuk korosu, Zıvartnots koro üyeliği, daha sonra Zıvartnots variçliği, Dnoren Khorhurt üyeliği, Başkanlığı, Kınalıada Kilisesi Yönetiminde Başkanlık, Karekin Sırpazan Kazancıyan’ın Patriklik seçiminde Müteşebbis Heyet üyeliği vb. Hasılı cemaatin tüm kademelerinde görev almış biriyim… Hiçbir yere de paraşütle, hemşericilikle, hatırla gelmedim… Patrik seçimi artık kaçınılmaz oldu. Macun tüpten çıktı, geri döndürmeye imkân yoktur. Ne yapılmalıydı falan diye boş laflar etmeyeceğim, her gün her platformda bunlar yazılıp çiziliyor zaten. Çok kısa ve net. Değabah seçimi yapılır (her hangi bir ruhani olabilir, yeter ki bizim atora bağlı olsun), Müteşebbis heyet teşkili, Müteşebbis heyetin başkanı, sekreteri ve Değabah’ın imzası ile Valiliğe, seçimin şu tarihte yapılacağına dair mektup. Hepsi bu… Bunu ben biliyorum da 16 Şubat günü toplumun aşırı baskısını hisseden bir takım zevat bilmiyor mu? Biliyor elbet ama istediğini yapabilmek için, orada da onlarca vakıf yöneticisini rencide ederek, yok sayarak, birkaç “parerar” ve birkaç da vakıf yöneticisi, sırf elde tuttukları kaleyi kaybetmemek uğruna, rezil bir “sözde protokol” hazırlayıp getiriyor ve silahlı korumalar eşliğinde de topluma empoze etmeye, kabul ettirmeye çalışıyorlar. Elbette ters tepiyor. Zira vatandaşımız konuyla yakından ilgilenmeye başladı… Bakın, 1863 yılında Odyan Efendi’nin hazırladığı, Osmanlı Meclisi Mebusanı ve Padişahın da onayını almış olan Nizamname i Ermeniye.. Yani Askayin Sahmanatrutyun, Ermeni Anayasası. Üzerinden 154 yıl geçmesine rağmen bu güne nazaran çok çok daha demokratik, Patrik’ten tutun da, her vakfın mutlaka denetlendiği, vakıf gelirlerinin havuzda toplandığı, vakıf gelirleri ile de kendi kendine yeten, mükemmel diyebileceğimiz ve hasretini çektiğimiz bir nizamname. Yani Tüzük. Ama koskoca Türkiye Ermenileri Patrikhanesinin bir tüzel kişiliği, bir tüzüğü yok. Patrik ölüyor, bizde bir telaştır başlıyor… Neden? Çünkü yazılı bir tüzüğümüz, kuralımız, kanunumuz yok. Valiye gidelim diyen mi istersin, Cumhurbaşkanıyla konuşan mı… Kişisel dostluklara, münasebetlere, hatır gönüle ihtiyaç yok. Bizler TC Azınlık vatandaşlarıyız. Lozan Antlaşması ile de kilise, din, okul gibi işlerimizi, vakıflarımızı rahatlıkla yönetebilmemiz için hükümetlerin gerekli yardımı (maddi, manevi) yapması ön görülmüştür. Ne yazık ki, halkımızın ilgisizliği sonucu, çoğu vakfımız ahbap çavuş ilişkisi içerisinde yönetilmektedir… Bazı vakıflarımızın gelirleri oldukça yüksek, bazılarının da tam tersi düşük. Ne diye vakıf yöneticisinin himmetine muhtaç olunsun ki? Ayrıca gündemde olduğu için özellikle adını anıyorum, Beykoz’daki eski mezarlığımız ve ona dikilen gözler… Patrikhane, daha doğrusu patrik vekili Hovagim 1461 adlı bir vakıf kuruyor… Kime danışıyor, kimden yetki alıyor? Krallık mı burası? Amaç Beykoz’daki mezarlıktan gelecek paradan nemalanmak… Kurdukları vakıf, bizim diğer vakıflarımız gibi “hayrat vakfı” değildir…Vakfiye senedi ve kurucuları olan, Sabancı Vakfı , Koç Vakfı gibi bir vakıftır. Bu vakfın tek söz sahibi de başkanıdır, patrik vekilidir. Yarın bir karar alıp, yönetim kurulunu azledebilir. Dilediği gibi tasarruflarda bulunabilir. Adı Vakıf ama işte öyle vakıf. Beş yıla yakın zamandır vakıf seçimlerimiz de yapılamıyor. Yeni bir seçim sistemi yapılacağı bildirilmişti. Yahu yirmi günde yeni Anayasa hazırlandı bu ülkede, ne seçim sistemiymiş ki bir türlü bitirilemedi? Bunu takip eden, resmi makamlarda hakkımızı arayan (münferiden değil) topluca arayan, hangi vakıflar var? 16 Şubat Perşembe akşamı cemaatimize ders olsun. Toplum bir şeyi istiyorsa, o olur. Cemaatimize ait konulardaki toplantıları, seçilmiş de olsalar, o seçilmişler, kapalı kapılar ardında yapamazlar. Halkımız her toplantıya, dinleyici olarak girmeye mezundur. Girer, oturur dinler. Toplantı hitamında soru sorar, bilgi alır. Şikâyeti varsa iletir.. “Öyle biz toplantı yapacağız, çıkın dışarı” falan olmaz, olamaz. Herkes de gördü zaten olmayacağını. Tüm bu bahsettiğim yaraların ilacı da bizim elimizde tabii. El ele verip çalışarak, mükemmel bir tüzük (bu günün koşullarına uygun) çıkarmak ve bunu onaylatmak gerekir. Başbakan da Cumhurbaşkanı da konuşmalarında, getirin onaylayalım dediler. Düşünce Platformu oldukça iyi bir hazırlık yapmış. Uzun bir çalışmanın ürünü bu. Bir iki ince rötuşla mükemmel hale getirilerek onaya sunulabilir. Lütfen cemaat üyelerimiz kendi mallarına, işlerine sahip çıksınlar. Bu vakıflar, mülkler, tamamı bizim cemaatimizin. Yani çok ortaklı bir şirket gibi düşünün. Orada hisseniz varsa, hesaba kitaba bakmaz mısınız? Burada da bakın. Malınıza mülkünüze sahip çıkın… Çok ama çok daha iyi yönetilebiliriz… Yeter ki el ele verelim ve sahip çıkalım…
Selin İlkaydın (40, Ofis Müdürü)
Durum herkesi rahatsız ediyor
Sahak Sırpazan’ı çok uzun yıllardır tanıyorum ve ne kadar alçakgönüllü ve ruhani bir insan olduğunu çok yakından biliyorum. Böyle bir istifa mektubu yazmaya gerek gördüyse kesinlikle haklı sebepleri vardır diye düşünüyorum. Uzun yıllardır sonuca bağlanmayan bir durum yaşanıyor ve bu cemaat için verimli bir süreç olmuyor aslında. Sahak Sırpazan ruhani olarak daha çok katkıda bulunmak istediği halde cemaat tarafından aday olması çok istendiği için bu işe girişti ama dokuz senedir sürüncemede kalan bu durum herkesi rahatsız ediyor. Bazı şeylerle yüzleşilmesi ve netleştirilmesi gerekiyor. Kilise ve vakıflar tek bir kişinin elinde değil, cemaat ve yönetim kurulu tarafından yönetilmesi gereken yerlerdir. Vekille değil tam bir Patrikle var olmalıdır diğer kurumlar karşısında.
Harutyun Yardım (45, Elektronik Mühendisi)
Bizlerin de fikri sorulmalıydı
O akşam hepimiz oradaydık ve canlı bir şekilde olaylara tanık olduk. Cemaat büyüklerimizin seçimin olabilmesi açısından önem taşıdığına inandığım bu aldığı karara saygılıyız. Sonuçta sorunu barışçıl, sorunsuz ve kimseyi rencide etmeden çözmeyi amaçladılar. Ancak diğer vakıf başkanlarının da imzaları alınsa çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Ayrıca biz de halkı temsil ediyorduk, bizlerin de fikirleri sorulmalıydı. Eminim ki orada bulunmuş olan tüm halktan kişiler benim gibi düşünüyor. Gerek Sahak Sırpazan olsun gerek Aram Sırpazan olsun bunlar kaybolmaya yüz tutmuş kilisemizdeki önderlerimiz ve hepsine de saygımız sonsuz. Sahak Sırpazan’ın en başından beri bu protokolü imzalamasının geçerli bir sebebi olduğuna inanmıştım ve yaptığı açıklamalardan da görüldüğü gibi yanılmamışım. Hep birlikte olan bitenleri unutalım ve artık birlik beraberlik içerisinde el ele çalışalım. Ancak şu da unutulmamalıdır ki toplumdan uzak duran tüm değerli gençlerimizin artık cemaat içerisinde görev almaları gerekiyor. Eminim ki bundan sonra Ruhani Kurul da kendi içerisinde doğru kararlar verecektir. Cemaatimizde uzunca bir süredir devam eden ruhani çöküntünün de ortadan kalkması için umarım halkın oylarıyla adaletli ve hak edenin kazandığı bir seçim süreci yaşarız. Her ne kadar patriklerimizin yetkileri kısıtlı olsa da halkımızın ruhsal gelişiminin, kurumlar arası adaletin, dürüstlüğün ve huzurun sağlanabilmesi için yıllardır öğrencisi olduğumuz Sahak Sırpazan’ı patrik olarak görmek en büyük arzumuzdur.
Haçik İngiliz (43, İdari İşler ve Satın Alma Müdürü)
Liderimizin özenle seçilmesi gerekir
Uzun zamandır bu konuyla alakalı bir sürü şey yazıldı çizildi. Bence cemaatimizin büyükleri referandum yapmalı yani bizlere de sormalıydı. Yani, bizlere sorduktan sonra seçim olmalı. Aday olacak kişinin cemaatimizi her anlamda taşıması gerekir zira bulundukları konum dini konumdan çok politik bir konumdur. Bu yüzden de bizim liderimiz olacak kişinin özenle seçilmesi gerekir. Başka cemaatlerin yaptığı gibi birbirimize düşerek değil birbirimizi kucaklayarak seçimlerimizi yapmalıyız. Eğer örnek bir toplum olmak istiyorsak, yaşadığımız ülkeye, çevremize karşı cemaatimizin ne kadar adil bir seçim yaptığını göstermesi gerekir. Tartışarak kavga ederek değil, kurallar ve insanlık çerçevesinde sürdürmeliyiz. Cemaatimizin diğer büyüklerinden de bunu bekliyoruz. Dürüst, adil ve toplumunu düşünen kişilerin o mevkide oturması gerekmektedir. Zira hali hazırda bir sürü sorun var ve biz bu sorunların üstesinden gelebilecek bir lider istiyoruz. Dolayısıyla herkesin sağduyulu olması gerektiğini düşünüyorum.
Ani Göncü (48, Ev Kadını)
Sabrımız tükenmek üzere
Sahak Sırpazan’ı destekliyorum. Yıllardır yaşanan çözümsüzlüğe o da isyan etti. Halkımızın en doğal hakkı olan seçimlerin tez zamanda yapılmasını talep ediyor. Vakıf yöneticilerinin halkımıza danışmadan aldığı kararlar var. Kilisemiz ve vakfımız yıllardır süregelen ve halkı artık isyan noktasına getiren, hâlâ başımızda bir Patrik olmaması ve vakfın yanlış kararlarına artık son verilmesini istiyoruz ve çözüm istiyoruz. Bizler kilisemizi seven, destekleyen insanlarız ve Ermeni halkının sabrı tükenmek üzere.
Seta Küçükoskan (65, Turizmci)
Ateşyan gitmeli!
Ateşyan, sineğin yağından menfaat bekler. Bana meronu parayla veren bir ruhani, benim temsilcim olamaz. Ateşyan gitmeli!
Muraz Sarangil (30, STK Çalışanı)
Ateşyan’ın desteği yok
Bana göre Maşalyan’ın çıkışı çirkin bir gösterişti ancak kitleleri harekete geçirmesi açısından iyi bir deneme oldu. Her ne kadar yok dese de derinlerde bir koltuk hevesi olduğu aşikar. Karşısına aldığı Ateşyan, kendini toplumun sahibi zanneden birkaç sermayedar dışında desteği olmayan bir ‘aday’. Oyun ahlaksızca oynanan bir oyun. Güçlü adayları ilerleyen seneler içinde iyice unutturmaya yönelik bir oyun. Nitekim Şirinoğlu ağzından kaçırmış, adaylardan biri yaşlı ve hasta diye, ne yani biraz daha süreci uzatarak tamamen elden ayaktan düşmesini mi bekliyordunuz? Diğer adayın ise toplum tarafından tanınmadığını söylemiş, sanırım Çulciyan Srpazanı kastediyor, ki bu gerçekten gülünç. Toplum içinde halkla birlikte olan, halka en yakın isim bence Çulciyan. İstanbul içinde mertebe açısından daha düşük ancak seçilme olasılığı olan adaylardan söz edilmeye başlandı. Aman diyeyim! Eçmiadzin davetinden de bir sonuç çıkacağını düşünmüyorum. Ayrıcalıklı vakıflar mutabakatına benzer bir mutabakat da orada gerçekleşecektir sanırım. Ama Ateşyan’ın o topraklara ayak basabilip basamamasını seyretmek açısından ilginç olacaktır.
Lora Baytar (40, Sanat tarihçisi)
Oldubittiye getirilemez
Ermeni toplumu, 10 günden bu yana 9 yıldır beklenen hareketli günlerini yaşıyor. Yıllardır süren imza kampanyalarını, yapılan toplantıları vb girişimleri kızıştıran ve bu günlerin yaşanmasına sebep olan Sahak Episkopos Maşalyan’ın istifası olmuştur. Bu istifa uyuyan bir toplumu uyandırmış ve geri dönüşü olmayan bir sürece sokmuştur. Her patrik seçimi farklı sancılarla olmuştur şüphesiz ancak geçtiğimiz hafta yaşanan mafyöz tutum, ‘oldu bitti’cilik, ‘biz daha iyi biliriz’cilik toplumu bölmüş ve tatsız olayların yaşanmasına sebep olmuştur. Kapalı kapılar ardında yapılan her işin ardında bir art niyet aranmalıdır. Toplumun kaderini etkileyen hiçbir konu oldubittiye getirilemez. Seçilmiş yönetici olmak birilerine daha üstün zekalar vakfetmemekle birlikte çeşitli sorumluluklar yüklemektedir. Sorumlulukları ayrıcalık olarak görmemek gerekir. Bu yaşananlar bize, toplumun yöneticilerinin ve patrikhanesinin şeffaflaşmaya ve artık zihniyetlerin değişmeye ihtiyacı olduğunu bir kez daha göstermiştir. Konunun Vehaparlığa taşınmış olması şahsi kanaatimce acıtıcı bir durumdur. Konuyu disipline verilmiş öğrenci durumuna getirmiştir. Özetle hepimiz seçim istiyoruz ve hemen şimdi istiyoruz ve dahası her şeyin usulünce ve şeffaf olarak yapılmasını istiyoruz.
Sezar Simon İnceoğlu (37, Yurtdışı Satış Müdürü)
Gereksiz yorumlardan korumalıyız
Bence bu iş bu kadar halkın gündelik hayatına karıştırılmadan ve yorumlamaya açık bırakılmadan ruhanilerimizin Kutsal Ruh önderliğinde ve ilk imanlılar topluluğunda yapıldığı usule göre kendi aralarında hallolmalıdır. Konu inancımız ve kilisemiz olduğundan bu iki kutsal hazinemizi gereksiz yorumlardan korumalıyız. Biz cemaate düşen, dua odasından dışarı tek söz ve tek yürek çıkacak olan değerli ruhanilerimizin Rab’ın yol göstermesiyle aldıkları kararı beklemek ve en iyi ve doğru kararın alınması için dua etmek olmalıdır.