Toronto'da faaliyet yürüten “Ermeni Rönesansı” (Armenian Renaissance) adlı kurum, diasporanın Ermenistan'daki rolü üzerine bir konferans düzenledi. 9 Eylül'de gerçekleşen “Sasun Delileri'nden sonra Ermenistan ve Diaspora” başlıklı konferansa Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde profesör olan Daron Acemoğlu da görüntülü bağlantıyla katıldı. Dünyaca ünlü ekonomist, konuşmasında Ermenistan'ın sorunlarını, fırsatlarını ve diasporanın rolünü ele aldı.
'Sasun Delileri'nin Ermenistan'da mevcut sorunlarının sadece bir belirtisi olduğunu söyleyen Daron Acemoğlu, Ermenistan'daki sorunlara genel bir çerçeveden baktı:
“Schumpeter'e göre demokrasinin asgari tanımı özgür ve bağımsız seçimlere dayanır. Fakat özgür ve bağımsız seçimler dışında, iktidarda olanların seçimler dışında da hesap veriyor olmaları, yargı ve parlamento tarafından izlenmesi de çok önemli.
Rejimin aktif olarak sivil kuruluşlar tarafından izlenmesi ve iktidarı onlarla paylaşması muhtemelen daha da önemli bir nokta. İktidar küçük bir grubun (ister ekonomik ister siyasi grup olsun) tekelinde olmasın diye sivil toplum ve yayın organları çok güçlü ve dikkatli olmalı.
Bunu elde etmek kolay değil. Böyle siyasi ve ekonomik enstitüler geliştirmek çok zor. Fakat serbest fırsatlar sadece bu yolla yaratılır. Serbest fırsatlar ise a) ekonomik faydaların görece eşit dağılmasının; b) toplumun kaynakları daha verimli kullanmasının tek garantisidir.
Bahsedilen eşit fırsatlar sağlanmayınca, en iyi fikirlere, şirketlere, teknolojiye sahip olmayanlar var olanı tekeline alacak. Günümüzde Ermenistan'ın oligarşik sisteminde gördüğümüz de budur. Eşit fırsatların olmadığı süreçte nüfusun çoğunluğu geçimini sağlayacak iş imkanlarına erişemiyor, bu durum eşitsizliğin derinleşmesine yol açıyor ve diaspora aracılığıyla Ermenistan dünyanın en iyi teknoloji bilgilerine ulaşabiliyor olsa da ülkede ekonomik ve teknolojik fikrinin yoksunlaşmasını sağlıyor.”
“Başarılı ve başarısız devletler”
21 Eylül'de bağımsızlığının 25. yıldönümünü kutlayan Ermenistan'ın ekonomisini değerlendiren Acemoğlu, tabloya 25 yıllık bağımsızlığı olan komünizm-sonrası ekonomiler açısından baktı. “Ermenistan'ın örneği çok karışık. Verilere baktığımızda 1990'larda bu geçiş döneminden geçen toplumlar ikiye ayrılıyor. Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Baltık ülkeleri gibi ülkeler bu geçiş döneminden başarı ile çıkmıştır, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Ukranya ve geniş anlamda Rusya bu geçişi başarı ile sağlayamayan ülkelerden. Bütün bunların ekonomik etkisini görüyoruz. Türkmenistan, Kazakistan, Rusya gibi ülkeler petrol gelirlerinden kar çıkarıyorlar elbette. Bu da kurumsal sorunları örtüyor ve kurumsal dönüşümü zorlaştırıyor. Genel anlamda ekonomik olarak başarılı ve başarısız olan toplumların iki farklı grubu var. Nedenlerine gelince ilk grubun hem ekonomik hem siyasi sistemleri açıdan kurumsal değişimini başarı ile tamamladığını söyleyebiliriz. İkinci grupta ise komünist parti üyeleri milliyetçi ve bahsedilen değişimi sağlayanlar olarak algılanmaya başlamıştır.”
“Yol aşağıdan yukarıya”
Ermenistan'da kurumsal değişimi aşağıdan yukarıya yapılan baskı ile mümkün gören Acemoğlu şöyle konuştu: “Bana sıkça sorulan sorulardan biri: Ne yapmalı? İşlevsiz sistemler nasıl değişiyorlar/değişemiyorlar? İşlevsel demokrasi varsa, bu değişim çok zor değil. Seçimlerde sandığa gidersin, siyasi partiler adaylarını önerirler, bunlar için belli talepler olur... insanlar oylarını kullanarak kendilerine baskı uygulayan, haklarını, ekonomik fırsatlarını ihlal eden adayları seçmeyerek devre dışı bırakabilir. Böyle olur. Fakat seçim sisteminin çok parlak işlenmediği ülkelerde (Ermenistan dahil olmak üzere) ve diktatörlüklerde kurumsal değişim aşağıdan yukarıya bir süreç gerektirir bu süreçte şikayet ve protesto bir şekilde yukarıya ulaşıyor. Bu komplike bir süreç. Ermenistan'da yaşanan son olaylara da bu perspektiften bakıyorum. Protestolar şiddet içeriyorsa ve mevcut iktidara tehditse, uygulanan şiddet iktidara protestoları bastırmaya fırsat tanıyor. Sivil toplumu, demokrasiyi ve sivil hakları, ekonomik fırsatları güçlendirebilecek herhangi protestoya iktidarın çatışmacı yaklaştığını farz edelim. Sivil toplum ve mevcut iktidar arasında şiddetli çatışma çıkıyor. İktidar kazansa veya kazanmasa, bu şiddet süreci yüzünden sivil toplumda yaşanacak dönüşüm sonra başka şeylere yol açabilir.”
“Diasporanın olumlu ve olumsuz rolü var”
Acemoğlu Diasporanın Ermenistan'daki etkisini de yorumladı: “Ermenistan'ın miras aldığı olumlu şeyleri var: nispeten eğitimli nüfusu var, dünyaya ulaşımı var, demokratik geçmişi var, ve başka ülkelere, örneğin Azerbaycan'a göre Ermenistan'da çok daha aktif sivil toplum oluştu. Ermenistan'da diasporanın hem olumlu hem olumsuz rolü var. Bu dediğim biraz çelişkili olabilir ve belki de yanılıyorum. Teknolojinin, girişimciliğin, insan kaynağının Ermenistan'a aktarılması ile ilgili diasporanın büyük rolü inkar edilemez. Diasporanın uluslararası alanda Ermenistan'ın hak savunucusu olarak da yararlı rolü var.
Fakat bence diasporanın iki olumsuz potansiyel rolü de var. İlki, diasporanın kaynak sağlayıcısı rolü olumsuz olabilir diye düşünüyorum. Elbette bu kaynaklar Ermenistan'a verilmemeli demiyorum. Fakat bu kaynakları nasıl, nereye yönlendirmeyi, iş sektörüne, kamu ve sivil toplum kuruluşlarına nasıl ulaştırılacağı iyice düşünülmeli.
İkinci olumsuz rolü ise daha ince. Diaspora olarak Ermenistan'ın başarmasını ve uluslararası ortamda uygun şekilde temsil edilmesini istiyoruz. Ve çoğumuz Ermenistan'ı onun hükümeti ile tanımlıyoruz. Ermenistan Cumhurbaşkanı buraya gelince hepimiz onunla görüşmeye gitmeliyiz çünkü o Ermenistan'ın temsilcisi. Fakat Ermenistan'ın siyasi sisteminin, ülkedeki sorunların parçası oluşturduğu halde bu durum olayı daha da zorlaştırıyor, mevcut rejimi meşrulaştırıyor, bu meşrulaştırma ise Ermenistan'da protestonun değişiklik yaratma yolunu engelliyor.
Diaspora Ermenistan'ın iktidarını (iktidarda kim olursa olsun) meşrulaştırmakta oynadığı rolü anlamalı. Sadece mevcut iktidardan bahsetmiyorum, fakat elbette mevcut iktidar da söz konusu. Diaspora Ermenistan'ın hükümetini desteklemeli fakat vatandaşların hakları ihlal ediliyorsa, ülke için yanlış ekonomik ve siyasi çizgi izleniyorsa, hükümeti eleştirmeli de ve bu durumda meşruiyet kazanmasını engellemeli.”