BERCUHİ BERBERYAN

Bercuhi Berberyan

KAPLUMBAĞA

Hrant Dink Oratoryosu Amerika’da

Çok heyecanlıyım dostlar, oratoryomuz Amerika’da da sahnelenecek ve sevgili Hrant bir kez daha anılacak. Bu kez, Los Angeles Ermenilerinin kurduğu ‘Bolsohay Miutyun’ (İstanbul Ermenileri Derneği) düzenliyor konseri. Bir süredir bestecisi Majak Toşikyan’ın ta Yerevan konseri öncesinden yaptığı önerilerle prova yapmakta olan kendi koroları, kendi solistleri icra edecekler eseri. Majak’la birlikte beni de davet ettiler, söz yazarıyım ya... 

Onun işi kolay, Kanada’dan geçiverecek oraya, alt tarafı birkaç saatlik yol, benim içinse bütün bir gün sürecek olan uçak yolculuğu, işkencelerin en büyüğü. Klostrofobik olduğumu artık biliyorsunuz sanırım, defalarca dile getirmişimdir. O kadar saat bir uçakta kapalı kalacağım, hem de tek başıma; yanımda hiç olmazsa bir-iki laf edebileceğim kimse olur mu olmaz mı, Allah bilir. Kâbus! Bir yandan, “Büsbütün yaşlanmadan bir de Amerika’yı görmüş olacaksın, fena mı?” deyip dursam da kendi kendime, inanın bana, konser heyecanının bile önüne geçiyor bu uzun yol gerginliği. Vallahi, sinirimden bütün alerjilerim depreşti.

Siz bu yazıyı okurken, konser dahil, olan olmuş, biten bitmiş de dönüş yolculuğu derdi başlamış olacak benim için. Bu durumda, artık mecburen bir hafta gecikerek yazacağım detayları. Siz belki başka yollarla bilgi almış olursunuz konser hakkında, ne de olsa canım teknolojim her şeyi anında yaymaya kadir ama küçük detaylar biraz gecikecek, çünkü ben daha bir hafta oralarda olacağım, umarım biraz da gezeceğim, eşi dostu göreceğim.

Malum, benim de birçok Ermeni gibi yıllardır özlemini çektiğim yakınlarım var gurbette. Biraz beynimi dinlendirebilmek amacıyla, bilgisayarımı da yanıma almayacağım, telefonum da o teknoloji harikalarından olmadığı için, duygu ve izlenimlerimi ancak dönüşümde anlatabileceğim size. Kusura bakmayın. Gitme telaşı içinde, yetiştirebilirsem belki yedek bir yazı yazacağım, az biraz havadan sudan. Ya da, hiç içime sinmese de, bu köşe bir hafta boş kalacak. Ve belki altında “Yazarımız yurtdışında olduğu için yazısını gönderemedi” yazacak. Bakalım artık...

Konser 16 Nisan’da; ben de ilk kez tarafsız bir izleyici olacağım. İnsan, içinde yer aldığı bir projenin hazırlık aşamasında bulunmuşsa pek tarafsız olamayabiliyor. Gerçi ben bu konuda oldukça katı ve objektif olmayı iyi bilirim ama yine de bazen çekilen zorlukları bilmek, eleştirirken daha hoşgörülü bakmaya neden olabiliyor. Tabii, yürek tükentisi de cabası... Doğrusu pek merak ediyorum, bakalım ne kadar başarılı olacaklar. Koroyu, orkestrayı ve solistleri tanımıyorum, ister istemez bir kıyaslama olacak herhalde içimde. Hem bizim, tenor, bariton ve soprano olmak üzere iki erkek bir kadın sesimiz vardı sololarda, ve şarkılar anlamlarına göre seçilmişti. Aldığım duyuma göre onların iki soprano ve bir tenorları, yani iki kadın bir erkek sesi varmış. İlginç tabii. Bakalım solo parçaları nasıl bölecekler? Bunları Majak’la maestro kafa kafaya verip ayarlamış olmalılar. Aman canım, ne dert ediyorum, elbet bir şekil düşünülmüştür. Asla önyargılı değilim, yalnızca meraktayım.

Şimdi de biraz, sevgili dostum Majak’tan aldığım bilgileri paylaşayım sizlerle. Konser, Pasadena’daki Ambassador Auditorium’da olacak. ‘Pan Armenian’ korosunu, İstanbullu bir Ermeni olan Stepan Gözümyan yönetiyor. Gözümyan, ekiple birlikte bu konuda uzun süre ciddi bir çalışma yapmış. Solistler, soprano Alenoush Yeghnazar, soprano Nadima Avakian ve tenor Raffi Kerbabian. ‘Yeghnazar’ (Yeğnazar) soyadının, Yerevanlı tenorumuz sevgili Boğos’un ‘Yeğyazar’ olan soyadıyla rastlantısal benzerliğini uğur saydım. Sahne tozu yutmuş insanların vardır böyle, sahneyle ilgili batıl inançları. Tabii ki benim de var, hele işin içindeysem... Mesela sahnenin dört bir köşesinde dua eder, perde açılırken de parmaklarımı çaprazlarım. Bu kez tarafsız bir izleyici saysam da kendimi, tanıdığım birilerinin rol aldığı her oyunu izlerken yaptığım gibi, oturduğum yerden haçımı çıkarıp parmaklarımı çaprazlayacağım.

Vay canına... Bunu yazar yazmaz aklıma geldi, burada haçımı, genelde kim var, kim yok diye etrafa göz gezdirerek gizlice çıkarırım, oradaysa resmen çıkaracağım. Valla, ilginç olacak. Eh, hadi bakalım; Allah utandırmasın.