Mülkiyeti şahsa ait olan Setbaşı’ndaki Ermeni Katolik Kilisesi’yle Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün (VGM) elindeki Fransız Kilisesi, geçmişleri benzemekle birlikte farklı iki gelişmeyle gündemde.
Geçtiğimiz haftalarda Bursa’daki iki kiliseyle ilgili çıkan haberler kamuoyunda büyük ilgi çekti. İlki, internet sitelerine verilen ilanla satılığa çıkarılan bir Ermeni kilisesi… Diğeriyse şehirdeki Katolik, Ortodoks ve Protestan cemaatlerinin birlikte kullandığı, ‘kilise tahliye ediliyor’ başlıklarıyla gündeme gelen Fransız Kilisesi… İlk haber, Bursa’daki Hıristiyan kültürel mirasıyla ilgili endişeler yaratırken, diğeri şehirdeki Hıristiyanların geleceğiyle ilgili soru işaretleri ortaya çıkardı. Her iki gelişmeyi de, aralarında eski belediye başkanlarının, şehrin önde gelen tarihçilerinin, gazetecilerinin, din görevlilerinin ve emlakçılarının da olduğu kişilerle konuşarak yerinden takip etmek için bir gün boyunca Bursa’daydım.
İki gelişme
Bursa’daki vaktimin büyük kısmını geçirdiğim şehrin merkezi Osmangazi’de, yenileme projeleriyle ‘parlatılmış’ bir ilçe görüntüsü hâkimdi. Büyükşehir Belediyesi’nin sadece yapıları yenilemekle kalmayıp bütün bir Osmanlı kültürünü canlandırmak istediği bir süredir bilinen bir durum. Bu yönde projeler de hız kesmeden devam ediyor. Belediyenin bir anlamda ‘başarılı’ olduğu söylenebilir, zira Muradiye Külliyesi, Ulucami civarı, Kapalı Çarşı ve Hanlar Bölgesi yenilenmiş görüntüleriyle oldukça ‘dikkat çekici’. 2016 yılının da hazırlanan master plan çerçevesinde Bursa’da kentsel dönüşüm yılı olması öngörülüyor. Ancak Osmanlı kültürünü yansıtan bütün bu yapılarla birlikte UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren bu bölgedeki iki kilise, ne yazık ki aynı ilgiye mazhar olamamış. Mülkiyeti şahsa ait olan Setbaşı’ndaki Ermeni Katolik Kilisesi’yle Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün (VGM) elindeki Fransız Kilisesi, geçmişleri benzemekle birlikte farklı iki gelişmeyle gündemde.
Setbaşı Semti’ndeki kilise için Bursa’daki yerel bir gazete olan Şehir Medya, “Bursa’da 300 Yıllık Ermeni Ortodoks Kilisesi, İnternet Üzerinden Satışa Çıkarıldı” manşetini atmıştı. ‘Satılık kilise’ ilanları Türkiye’de yeni bir olgu değil, ama elbette haber değeri taşıyor, okuyucu için ilgi çekici ve satılık her kilisenin ortaya çıkarılması gereken bir hikâyesi var. Bursa’daki ilk işim de bu kiliseyi ve bulunduğu semti gezip satış temsilciliğini üstlenen Hâkim Emlak yetkilileriyle görüşmek oldu.
Fiyatı 1,5 milyon dolar
Kilisenin mülkiyeti şahsa ait... Emlak danışmanı Tayfun Özenginler, kilise için belirledikleri bedelin 1 milyon 500 bin dolar olduğunu söylüyor. Kendisi yaklaşık beş senedir satılık halde olan bu kilisenin medyada gündeme gelmesinden de rahatsız, “Kilise için bütün gün arayan soran, gelen giden, işimizi gücümüzü yapamaz olduk” diyor. Kilisenin 1-2 alıcısı varmış. Binanın bulunduğu semt Setbaşı şehrin hareketli yerlerinden, kilisenin etrafı kafelerle dolu, şehirdeki gayrımüslimlerin oturmak için tercih ettiği bir semt, belediye de buradaki çevre düzenlemesine önem veriyor, Özenginler’e göre ‘Bursa’nın Cihangiri’, “Bu sebeple bina harabe olsa da ederi yüksek”. Kendisi mirasçının ABD’de yaşadığını ve ilgilenen olursa yardımcı olacaklarını söylemekle yetinip isim vermekten kaçınıyor. Ancak, Bursa tarihi üzerine çalışan yerel araştırmacı Raif Kaplanoğlu’ndan kilisenin sahibi aileyle ilgili detayları alıyoruz.
Bursa’ya gitmeden önce konuştuğum pek çok tarihçinin referans gösterip beni yönlendirdiği bir isim olan Kaplanoğlu, Bursa tarihiyle ilgili çok sayıda kitabın yazarı, ‘Bursa Çalışmaları Dergisi’ gibi süreli yayınlarda da makaleleri yer alıyor. Kaplanoğlu, kilisenin sahibinin aynı zamanda tütüncü olan, Bursaspor’un ilk başkanı Salih Kiracıbaşı’nın, yani Kiracıbaşı Ailesi’nin olduğunu, Salih Kiracıbaşı’nın damadı olan, bir dönemin Türkiye Futbol Federasyonu Asbaşkanı ve Fenerbahçe Basın Sözcüsü Hadi Neşet Türkmen’in de hissesinin bulunduğunu söylüyor. Kilisenin satışına ilişkin karar da hemen hemen Türkmen’in 2012’deki vefatından sonraki döneme denk geliyor.
Kiliseyi gezerken bana eşlik eden Protestan Kilisesi Pastörü İsmail Kulakçıoğlu, satılık ilanın çıktığı ilk dönemde, daha sonra dolandırıcı olduklarını anladığı bazı kişilerin de kendisiyle bağlantıya geçerek, kiliseyi Bursa’daki Protestan cemaatine 1 milyon dolara satmaya çalıştıklarını dile getirdi.
Tütün deposu
Medyada kiliseyle ilgili çıkan haberlerde önemli eksikler ve yanlışlar var. Haber aşağı yukarı çoğu mecrada ‘300 yıllık Ermeni Ortodoks Kilisesi satışa çıkarıldı’ minvalinde yapıldı. Öncelikle kilise Ortodoks değil Ermeni Katolik Kilisesi… Bursa’daki ikinci Ermeni kilisesi, bugün var olmayan ilk kilise ise Bogosyan Ermeni Gregoryen Kilisesi olarak biliniyor. Ermeni Katolik Kilisesi 1923’ten sonra tütün deposu olarak kullanılmış. Haberlerdeki ikinci yanlışa gelecek olursak, Setbaşı’ndaki Ermeni Katolik Kilisesi 300 yıllık değil; 300 yıllık olan Gregoryen cemaatine ait olan Bogosyan Ermeni Gregoryen Kilisesi. Bu kilisenin tarihini ise Uludağ Üniversitesi’nden tarihçi İsmail Yaşayanlar’a sordum. Kendisi Bursa Araştırmaları Vakfı’nda aktif ve vakıf olarak Bursa üzerine süreli bir yayın hazırlığındalar. Geçmişi 17. yüzyıla dayanan Bogosyan Kilisesi, 1794’e gelindiğinde, kiliselerinin harap olduğundan yakınan Bursa Ermenileri tarafından, gerekli müsaadeyi alarak tamir edilmeye başlanmış. Ramazan ayına denk gelen bu süreç, tamirin maksadını aşarak yapıyı büyüttükleri ve yükselttikleri iddiasıyla Müslümanlarda rahatsızlık yaratmış. O dönem provoke edilen bini aşkın Bursalı kadın, tamir edilen bu kiliseyi ‘yağmurun yağmamasının nedeni’ olarak gördükleri için yıkmışlar. Kiliseyle birlikte bitişiğindeki altı-yedi ev bu olay sonucu yanmış. Bugün satışa çıkarılan Ermeni Katolik Kilisesi’yse 1831’de kullanılmayan bir binanın kiliseye dönüştürülmesiyle ortaya çıktı. Araştırmacı Kaplanoğlu, Setbaşı’nın büyük ölçüde Ermenilerin yaşadığı bir semt olduğunu ve Çelebi Mehmet’in Yeşil Cami’yi yaptırdıktan sonra orada çalıştırılmak üzere on Ermeni aileyi Kütahya’dan Bursa’ya getirdiğini söylüyor.
Fransız Kilisesi
Yine geçtiğimiz hafta basına yansıyan bir başka haber Bursa’da yaşayan Hıristiyanları yakından ilgilendiriyordu. Fransız Kilisesi olarak bilinen kilisenin tahliye edilmesinin talep edildiği iddia edildi. Daha sonra haberin sosyal medyada yaygınlaşması ve bir tepki oluşmasıyla kilisede ibadetin devam etmesine izin verildiği söylendi ancak üç cemaat diken üstünde. Süreci doğru anlamak için ilk olarak restorasyonun başladığı dönem Demokratik Sol Parti’den belediye başkanı olan Erdoğan Bilenser’le görüştüm.
Eski Bursa Belediye Başkanı Bilenser, o dönem Bursa’daki oto ve oto yan sanayinde çalışan Katolik Hıristiyanların ibadet ihtiyacının doğduğunu ve bu grubun Mimar Hasan Sözineri’yle beraber konuyla ilgili kendisini ziyaret ettiğini söylüyor. “Katolik cemaati çoktan kiliseyle ilgili bir proje hazırlamış ve hatta tüm giderleri de kendileri karşılamıştı, biz de bu yenileme projesinin sorumluluğunu üstlendik” diyen Bilenser, anlaşmanın yapıldığı gün bomba ihbarı geldiğini, haberin gazetelerde çıktığı günden sonraysa bir radikal İslamcı örgütün de tehditlerde bulunduğunu söyledi.
Restore edilen kilisenin ibadete açılmasıysa Bakanlar Kurulu kararı gerektiriyor ki tahmin edilebileceği gibi bu kolaylıkla elde edilebilecek bir karar değil. Kilise o dönem Vakıflardan Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in sözlü izni ile ibadete açılabiliyor, Bakanlar Kurulu kararı bundan çok sonra alınabiliyor. Sözlü izne rağmen kilise için bu defa da bir tahsis sorunu gündeme gelmiş. O dönem Bursa’da ikamet eden Katoliklerin kurumsal bir kimliği olmadığı için, VGM çözümü, kiliseyi Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis etmekte bulmuş. Kanuna göre VGM bir mülkü ancak kamu yararına bir derneğe veya vakfa tahsis edebiliyor, belediyelerin ise böyle bir sınırlaması yok. Belediyenin tahsis süresi 31.12.2015 tarihinde dolduktan sonra belediye VGM’ye biz bu işle uğraşmak istemiyoruz binanızı teslim alın demiş. Protestan Kilisesi Pastörü İsmail Kulakçıoğlu, “Belediye kiliseyi VGM’ye boş olarak teslim edebilmek için bizden 4 gün içinde burayı boşaltmamızı istedi. Ama bu haberin sosyal medyada tepki görmesiyle bize ibadete devam edebileceğimiz iletildi” diyor ve VGM’nin bir çözüm arayışında olduğunu, bugün için ibadete engel bir durum olmadığını ve sürecin olumlu ilerlediğini ekledi. Ancak konuyu yakından takip eden Bursa Hâkimiyet Gazetesi Muhabiri Kemal Mert farklı düşünüyor. Mert, “O kiliseyi kullanan sadece Protestan cemaati olsaydı, kilise şimdiye çoktan boşaltılmıştı. Ama Katolik ve Ortodoks cemaatlerinin de o kiliseyi kullanıyor oluşu durumu değiştirdi. Bana göre bir süre daha böyle gider ama tahsis sorunu çözülmezse, bu cemaatler kilisesiz kalabilir” diyor.
İmza Fedrogotti’nin
Kilisenin ibadete açılması için girişimlerde bulunan ve yenileme projesinin tüm giderlerini karşılayan Türkiye’deki Latin Katolik cemaatinin tek tüzel kişiliği Evrim Okulları’yken, kilisenin nasıl Bursa’daki Türk Protestan Cemaati’nin kullanımına geçtiği ise ayrı bir süreç. Belediye ile yapılan ibadet amaçlı protokolde de Evrim Okulları yetkilisi Peder Namık Fedrogotti’nin imzası var. Bu soruyu Mimar Hasan Sözineri’ye yönelttim. Sözineri, “Katolik cemaatinin bu işle ilgilenen idarecisi Peder Namık Fedrogotti’ydi. Kendisi vefat edince Katolik cemaati kiliseyle ilgilenemez oldu ve Bursa’daki yerleşik Protestan cemaatine sorumluluğu devretti. Bugün de kilisenin tadilat gibi işleri oluyor ve Belediye bu konularda aradan çekilmek istiyor” diyor.
Bursa’daki Protestan cemaati, 1990’larda ev grubu olarak bir araya gelmeye, 1994’te de bildirimde bulunarak 2004’e kadar bir apartman dairesinde ibadetlerini yapagelmiş. Fransız Kilisesi’nde her Pazar günü ibadetlerini yaparken bir de kullandıkları ayrı bir hizmet evi bulunuyor. Katolik cemaati ayda iki, Ortodoks cemaatiyse ayda bir ayin yapıyor. Kilisenin sorumluluğu büyük ölçüde Protestan cemaatinde… 2015 yazında Yalova Işık Derneği aracılığıyla yeni bir tahsis talebinde bulunulmuş ama sonuçsuz kalmış. Pastör İsmail Kulakçıoğlu, “Dini kuruluşlar yasasını bekliyoruz. VGM çözüm üretmeyi üstlendi ve sürecin olumlu sonuçlanacağına eminiz. Ama belediye bizi atsa atamaz, satsa satamaz, sonuçta buradayız, en azından tadilatlarda yardım edebilirler” diyor.