Başbakan Ahmet Davutoğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile düzenlediği basın toplantısında, Die Welt muhabiri Deniz Yücel'in sorusuna sinirlenmişti. Söz konusu soruyla ilgili bir çeviri skandalı yaşandığı ortaya çıktı.
Başbakan Davutoğlu ve Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in ortak basın toplantısında gazeteci Deniz Yücel’in şu soruyu sorduğu basına yansımıştı:
“3 yıl önce Gezi olaylarında Türkiye’ye eleştiriler yöneltmiştiniz. Şu anda Türkiye’de insan hakları hakkında örnek vermiştiniz. Şu an durum düzelmedi. Örneğin Türkiye 195. Sırada Türkiye. Erdem Gül ve gazeteci daha hapishanede. Silopi’de Cizre’de insan hakları ihlalleri var. Emniyet güçleri sivil halka gözetmeksizin hareket ettiğinden söz edilmektedir. Almanya sessizliğe büründü. Neler söyleyebilirsiniz?”
Almanca bilen Davutoğlu, bu soruya sert tepki göstermişti.
Cumhuriyet’in haberine göre, TRT’in kaydı ve Alman Başbakanlığı’nın resmi sitesinde yayınlanan toplantıya ilişkin ifadeler çevirinin eksik, hatalar içerdiğini ortaya koydu.
Toplantı sırasıda Die Welt’in Türkiye temsilcisi Yücel’in sorusuna ilişkin yapılan Türkçe çeviride eksik ve hatalar şunlar:
Die Welt’in muhabiri sorusunda, “Türkiye, Uluslararası Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 159. sırada, meslektaşlarımız Can Dündar ve Erdem Gül müebbetle yargılanmakta” dedi. Ancak Türkçe çeviride bu sayı 195 olarak verilince Davutoğlu da yanıtında “Ayrıca, 193 ülkenin bulunduğu dünyada Türkiye’nin nasıl 195. sırada olduğunu merak ediyorum tabii” ifadesini kullandı. Sorusunda Yücel, “Can Dündar ve Erdem Gül” derken, çeviride “Erdem Gül ve bir gazeteci daha” denilmesi dikkat çekti.
Ayrıca Yücel’in sorusunun başında dile getirdiği Merkel ve dönemin Almanya Cumhurbaşkanı Gauck’a işaretle “Sayın Şansölye, aşağı yukarı üç sene önce Gezi protestoları sırasında Türkiye’de toplantı özgürlüğünü ilişkin durumu sert bir dille eleştirmiştiniz. Akabinde, Türkiye’de kuvvetler ayrılığın haline eleştiriler izledi. İki sene önce sayın Federal Cumhurbaşkanı buraya geldi ve Türkiye’deki demokrasi ve insan haklarına ilişkin öyle eleştirilerde bulundu ki, nerdeyse devletler arası vukuatta yol açacaktı” şeklindeki sözleri de eksik ve hatalarla Türkçe’ye çevrildi.
Çeviride Gauck’a yapılan gönderme atlanarak “Ve Türkiye’deki insan hakları, demokrasi konusunda da bazı yaklaşımlarda sarf etmişti” denildi. Yücel’in, yakın geçmişe yönelik bu girişinden sonra, “ülkede durum o zamandan beri iyileşmedi” sözleri ise tam tersi “Şu anda durum düzelmede” diyerek verildi.
Davutoğlu’nu belki en fazla kızdıran ve “üçüncü bir basın toplantısı“ konuşmacısı yorumuna sebep olan kısım ise şöyle: “İnsan hakları örgütlerinin raporlarına göre, Kürt bölgesinde de, Diyarbakır, Cizre, Silopi ve başka şehirlerde durum, sayın Başbakan’ın az önce izah ettiği şekilde değil. Güvenlik güçlerinin sivil halkı görmezden geldiği yönünde eleştiriler var.”
Çeviride, Yücel’in kaynak olarak verdiği insan hakları örgütleri anılmadan “Silopi’de, Cizre’de insan hakları ihlalleri söz konusu olmaktadır” denildi.
Merkel’e yönelik “ Tüm bunlar hakkında sizden, Federal Hükümetten bir ses çıkmamakta. Bu yüzden, Türkiye’de pek çok muhalif insanda oluşan, Federal hükümetin bu suskunluğu, mülteci konusundaki işbirliğin bedelidir gibi bir algı oluştu. Burada pek çok muhalif insandaki Avrupa’nın, Almanya’nın kendi değerlerine ihanet ediyor algısına ne dersiniz?” sorusunun ise çevirisi şöyle yapıldı: “Federal Hükümet bu konuda nasıl hareket ediyor? Almanya’nın hükümeti sessizliğe büründü. Ve bu konularda neler diyebilirsiniz? Çünkü halk arasında böyle bir izlenim var, böyle bir algı var. Bu konuda bizi aydınlatır misiniz?"