Kuir gelecek: Cinsiyetler ötesi bir zaman

Türkiye’de LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks) hakları için mücadele eden ve 2015 Hrant Dink Ödülü’ne değer görülen Kaos GL’nin kuruluşunun 20. yılı için bir güncel sanat sergisi düzenlendi.

Cihangir’deki Ark Kültür’ün ev sahipliği yaptığı, küratörlüğünü Övül Durmuşoğlu’nun, küratör yardımcılığını ise Kaos GL dergisinin genel yayın yönetmeni Aylime Aslı Demir’in üstlendiği ‘Gelecek Queer’ sergisi 7 Şubat’a kadar devam ediyor. Seçkisinin büyük bölümü Kaos GL dergisine katkıda bulunmuş sanatçıların yapıtlarından oluşan sergi, Gülsün Karamustafa’dan Erdem Taşdelen’e, Canan’dan Erinç Seymen’e, Ahmet Öğüt’ten Fulya Çetin’e, güncel sanat ortamının birçok önemli ismini bir araya getiriyor. Ayrıca mekânın bir katı Kaos GL arşivinden seçilmiş yazılı ve görsel belgelere ayrılmış. Durmuşoğlu’yla, sergiyi ve kuir bir geleceğe kavuşabilme ihtimalini konuştuk.

Gelecek nasıl kuir olur? Şu anda kuir bir gelecek yaratma yolunda ilerliyor muyuz?

Evet, bence bu sergi gibi, attığımız her farklı adımla o kuir geleceğe doğru ilerliyoruz. Şu anda tam nasıl olacağını belki biz de bilmiyoruz ama Türkiye’de, yaşadığımız dönemde, bu içerikle, böyle bir tarihi anlatan serginin yapılabilmesi bile aslında kuir geleceğe doğru bir adım.

Sergide vurgulanan noktalardan biri, kuir duruşun LGBTİ bireylerin mücadelesi olduğu ama yalnızca bu bireylerin yarattığı o güçlü altkültürle sınırlandırılmaması gerektiği. Kuir bir estetik, düşünme ve yaşama biçimi, hayatın içine sinen normlara karşı bir pozisyon alma biçimi olarak sunuluyor. Kaos GL 21 yıldır çıkardığı dergilere çeşitli kuşaklardan ve üretimlerden sanatçıları hep davet etmiş. Bu sergi de Kaos GL’nin birleştirici tavrını, kendini lezbiyen, gey ya da trans olarak tanımlayan sanatçıların yanına hareketin politikasıyla ilişki kuran ama kendini bu kimlikler üzerinden tanımlamayan isimleri de katarak devam ettiriyor. Kaos GL’nin ilk kez sokağa çıktığı 1 Mayıs 2001’den beri süregelen, eleştirel bir yan yanalık var burada da. Bana göre kuir gelecek, aradaki ayrımların mümkün olduğu kadar silindiği ve kavramların iç içe geçtiği, LGBTİ mücadelesinin ve kültürünün bir tüketim nesnesi olmanın ötesinde hayatımızın içine sirayet ettiği, cinsiyetler ötesi bir zaman.

Övül Durmuşoğlu

Kuir temalar etrafında şekillenen, örneğin son yıllarda Onur Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen sergilerde, ‘LGBTİ sanatçıların işleri’ ya da ‘kuir sanat’ gibi sınırlar konuyor. Seçkiyi oluştururken bu konuyu siz nasıl ele aldınız?

Bence feminizm teması etrafında yapılan sergiler de, LGBTİ sergileri de önemli. Onlara da şiddetle ihtiyacımız var. Fakat bu organizasyonların böyle ayrımlar konarak yapılması, bende, toplumda yerleşmiş olan yargıyı düşünsel olarak yeniden üretiyormuşuz hissi uyandırıyor. Önceliğimizi ayrımlar yerine eleştirel pozisyona, ayağı yere sağlam basan, çok renkli, farklı metodolojiler üretmeye vermeliyiz. Kuir sanat olarak tanımlanan bir duruş var tabii ki. Pratiğinde bu kimliği ve tarihi, buna dair problemleri anlatmayı ve görünür kılmayı seçen sanatçılar var. Ancak çok sayıda izleyicinin böylesine önemli bir tarihten haberi yok. Hâlâ, gökkuşağı bayrağının neyi temsil ettiğini, LGBTİ açılımının ne olduğunu bilmeyen bir sürü insan var.

Bu serginin bilgilendirici bir yönü olmasını mı hedeflediniz?

Bu sergi çerçevesinde birbiriyle yeniden ilişkilenen sanat yapıtlarının Kaos GL arşivi, hareketin başlangıcı, yükselişi, anlamı, insanlarla kurduğu ilişki ve insanların hangi ihtiyacını karşıladığı gibi konularla birlikte okunabilmesini çok istedim. Alt katta sergilenen arşivlerde, önemli bir toplumsal bir örgütlenmenin tarihi yatıyor. Kaos GL’nin bakış açısından Türkiye’nin son 20 yıllık dönemine dair belgeler bulunuyor. Meclis temsiliyetleri, trans seks işçilerine saldırılar, üniversitelerde kurulan LGBTİ toplulukları gibi konularda seçilmiş haberler yer alıyor. Bütün bu katmanların bir arada olması ve sanat işlerinin de bu katmanlardan biri olarak farklı şekilde okunabilme potansiyeli, bu serginin önemli yönlerinden.

Kaos GL’nin burada sergilenen arşivinde neler görüyoruz?

LGBTİ’lerle ilgili çeşitli gazete ve televizyon haberleri yer alıyor. Kaos GL dergilerinin erken sayılarından yaptığımız bir seçki var. Okur mektupları, grup içi yazışmalar, tartışmalar, sadece Türkiye’deki değil dünyadaki LGBTİ hareketinin gelişimini de takip eden belgeler bulunuyor.

Buradaki arşiv seçkisinde, anaakım medyada kullanılan bazı söylemlerin artık çok eskidiğini görüyoruz.

Evet, bir taraftan medya dilinin geçirdiği dönüşümü de göstermeyi hedefledik. Kaos GL’nin 20 yıldır oluşturduğu önemli bir arşivi var. Bu tür örgütlenmeler genellikle az sayıda cesur insanın bir araya gelmesi ve işin peşini bırakmama kararlılığıyla başarıya ulaşır. Kaos GL de en başından beri inatla diyor ki, “Biz eşcinseller için ‘Ne istediklerini bilmiyorlar, bugün buradalar ama yarın yoklar’ dedirmeyeceğiz. Biz buradayız, burada olmaya devam edeceğiz.” Bunun için de hâlâ çalışıyor ve birikimlerini yeni kuşaklara aktararak ilerliyorlar.

Sergide kuir temaları dolaylı olarak işleyen ya da doğrudan kuir estetiği yansıtan işler bulunuyor. Örneğin bir tarafta Erdem Taşdelen’in kendi deneyimlerini aktardığı metinler üzerine kurulu yerleştirmesi, diğer tarafta ise Fulya Çetin’in son derece dolaylı bir anlatıma sahip tuvalleri var. Siz buradaki yaklaşımları nasıl gruplandırırsınız?

Sanırım bu, yaklaşımları gruplandırmak yerine farklı kuir hikâyelerin ne kadar başka biçimlerde anlatılsalar da birlikte durabildiklerini anlatmayı tercih eden bir sergi. Bazen bir yapıtı önceden kuir olarak tanımlamaktansa, içindeki kuiri görmeye çalışmanın getirdiği bir zenginlik var.

Serginin düzenlendiği bu evde, kimliği yüzünden ailesinden uzakta yasamış ve ölmüş, Cihangir’in eski beyefendilerinden Sergio’nun ruhu var. Fulya Çetin’in burada sergilenen işleri sergi mekânının tarihini ve yaşanmışlıklarını bize çok güzel bir şekilde geri getiriyor. Üst katta Erinç Seymen’in seks pozitif bir politikayı dillendirdiği ‘İttifak’ işiyle, karşısında Gülsün Karamustafa tarafından yapılmış Jean Marais kolajının duruyor olması da kuir bir durum değil mi? Bu sergide LGBTİ ve kuir sanatına dair öngördüğümüz tanımları kırarak yeni öneriler getirmeye çalışıyorum.

Bir arkadaşım mekânı ararken Canan’ın ‘Nihayet İçimdesin’ tabelasını görünce doğru yere geldiğini anladığını söyledi. Evet, hepimizin birleştiği, farklı şekillerde ve deneyimlerle okuyabileceği, çok basit ve kuir bir cümle bu; içeride Alper Şen ve Özge Çelikaslan’ın ‘Yorum İstiyoruz’ başlıklı video yerleştirmesine dahil olan duvar yorumlarıyla birleşiyor. Bu işlerin birlikteliğinden yeni ilişkiler çıkarabiliyorsam ne mutlu bana.

Bir ütopya sergisi

Aylime Aslı Demir

Kaos GL dergisinin genel yayın yönetmeni, ‘Gelecek Queer’ sergisinde yardımcı küratörlük görevini üstlenen Aylime Aslı Demir’e Kaos GL ile güncel sanat ilişkisini ve sergiyle eşzamanlı olarak yapılan etkinlikleri sorduk.

Güncel sanatın LGBTİ hareketi içindeki yerini de göz önünde bulundurarak, Kaos GL’nin 20. yılına özel bir sergi yapmanın öneminden bahseder misiniz?

Vardan Azatyan bir çalışmasında “Siyaset, hayal etme pratiğinden başka bir şey değildir” der. Ona göre siyasi ütopyalar da sanat, mitoloji ve siyasetin birbirinden ayrılamaz hale geldikleri alanlardır. ‘Gelecek Queer’ sergisi bizim için böyle bir ütopyayı kuruyor. Bu sergi, Kaos GL Dergi’nin 20. yılı dolayısıyla şimdiye kadar daha çekinerek ilişkilendiği bir alanın olanaklarını keşfe çıkma macerası. Hem derginin 20 yıllık belleğine sanatsal bir çerçeveden bakabilmek, hem de sanatçılara bir üretim zemini sunarak LGBTİ hareketiyle daha yakından ilişkilenmelerini sağlamak istedik.

 Sergi süresince Ark Kültür’de bazı buluşmalar ve dersler de düzenleniyor. Programı oluştururken neyi hedeflediniz? 

Uzunca bir süredir Kaos GL olarak kuir teoriyle ve çalışmalarıyla ilgili dersler, etkinlikler organize ediyoruz. Sergide kurduğumuz çerçeve de buradan beslenerek gelişti. Kuir çalışmalarını tekil ve uyumlu bir düşünce ekolü olarak görmüyoruz. Sergi süresince de, “Kuir ne tür beden ve arzuları tanımlar?”, ‘Kuir siyaseti ve potansiyelleri nedir?”, “Kuir teorisi bize neler vadediyor ve sorunlu yanları nedir?”, “Günümüzde kuir aktivizminin ana mevzileri nerelerdedir?”, “Kuiri nasıl bir gelecek bekliyor?” gibi sorularla, kuir çalışmalarını bir alan ve analiz biçimi olarak sürekli sorgulayacağımız bir şekilde ele almak ve tartışmaya açmak istedik.

Kategoriler

Kültür Sanat Sergi



Yazar Hakkında