Agos’un arşivinden bugün bir Hrant Dink yazısını paylaşıyoruz. 19 Ocak 2007'de gazetesinin önünde öldürülen Hrant Dink, ‘Şapparigce’ isimli köşesinde 5 Ocak'ta yayımlanan yazısında, ‘zorlu yıl’ dediği 2007’de Türkiye’yi nelerin beklediğini anlatmıştı.
Zorlu yıla başlarken - Hrant Dink*
“Fol yok yumurta yok”ken yumurtlanmış bir ahkâm değil 2007’nin çok zor bir yıl olacağını bugünden dile getirmek.
Bir yılbaşı falcılığı hiç değil.
Fol da var yumurta da ... Kuluçka ısınmaya başladı bile.
Dünya barışı açısından da kuşkusuz bazı önemli tehlikelerden bahsetmek mümkün, ancak 2007’nin asıl zorluğunu yaşayacak ülkelerin başında Türkiye geliyor ve biz doğal olarak olası zorlukları Türkiyeli olma sorumluluğumuzla değerlendireceğiz.
Bir de tabii Ermeni olma gerçeğimizle...
Zira 2007’de en zorlu gelişmelerin yaşanacağı bir alan da Türk-Ermeni ilişkileri...
***
Türkiye için ne denli zorlu geçeceğini kavramak için iç siyasetle dış diplomasinin müstakbel gündemlerine göz atmak yeterli.
Şimdiden Cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimlerine kilitlenmiş iç siyasetin erken gerginliklerini yaşıyoruz.
Hükümet Cumhurbaşkanlığı seçimi için Nisan ayına kadar herkese sabır diliyor ancak sabır taşı çatlamış durumda.
Bayram sonuyla birlikte milletvekili seçimleriyle cumhurbaşkanlığı seçiminin iç içe karıştığı sert polemikler arttıkça artacak.
AKP iktidarı özellikle de yaratılmak istenen bu gerginliği absorbe edip kendi kontrolü altında tutabilecek mi?
Bu kolay gözükmüyor çünkü siyaset dışı devlet merkezli güçlerin -bu gücün ille de ordu olması gerekmiyor- değişik kanatlardan devreye girip gerginliği kışkırtmaları kuvvetle muhtemel.
Başbakan Tayyip Erdoğan bu kışkırtmalar karşısında soğukkanlılığını ve sağduyusunu nasıl yitirebileceğinin işaretlerini vermeye başladı bile.
***
İç siyasetin bütünüyle seçim derdine dalmasının yaratacağı boşluğa da dikkat etmek gerekiyor. Hiç kuşku yok ki bu boşluktan yararlanmak isteyen bazı derinlikler, gizlenmiş zihniyetler tekrar günyüzüne çıkıp cirit atacaklar.
Özellikle demokratik hakların ihlali açısından son derece kaygı verici gelişmeler yaşanması sürpriz sayılmamalı.
Nitekim son günlerde “Bedava PKK propagandası yapıldığını” söyleyen Erdoğan “Gazeteleri kapatma tekniği kullanabiliriz” diyerek önümüzdeki yılın nasıl bir karanlığa gömülebileceğinin ilk işaretini bizzat kendi verdi.
Özellikle Avrupa Birliği ile ilişkilere de hazır ara verilmişken, içeride bazı birikmiş hesapların görülmesi cihetine gidilmesi hiç de sürpriz sayılmamalı. Türkiye, böylesi bir boşluk sürecinde ne gibi antidemokratik uygulamaların yaşanabileceğine ilişkin örnekleriyle ünlü bir ülke... Yakın tarihte dahi sicili yeterince kabarık.
***
İç siyasette kendi derdine düşmüş bir Türkiye’nin, dışarıda peşine düşmüş kesimlerin de hayli hareketleneceği bir yıl olacak 2007.
Irak ve Kuzey Irak’taki muhtemel gelişmelerin seyri bir yanda, özellikle Ermeni sorununun hayli gergin geçeceği çok açık.
ABD senatosunda ve meclisinde dengelerin Ermeni Diasporası lehine değişmesinin ardından, bu kez soykırım yasa tasarısının kabul görmesi ihtimali hayli mevcut.
Keza Fransa’daki gelişmeler de hiç parlak değil. Fransa’daki Ermeni Diasprası meşhur “İnkâr Yasası”nı Senato’ya ve Başkan Chirac’a kabul ettirmek için kolları sıvamış durumda.
Şu çok açık ki ABD’nin soykırımı kabul etmesinin sonuçları diğer ülkelerinkinden hayli farklı olur ve Türk dış politikasının böyle bir ağırlığı taşıyabilmesi hayli güçleşir.
Bu da demektir ki bu gerginlikler Türk-Ermeni ilişkilerinde de hayli hareketli gelişmelere yol açar ve bu gidişatın, kendi içlerinde seçim telaşına kapılmış -Ermenistan’da da bu yıl hem Devlet başkanlığı hem de Parlamento seçimleri yapılacak- Türkiye ile Ermenistan arasında olumlu yönde bir seyir izleyebileceğini söylemek hayli güç, çünkü bizatihi gerginliğin kendisi her iki tarafın da iç siyasetinde önemli bir seçim malzemesi olmaya aday.
***
Böylesi gergin ortamda bir de AGOS’a ve şahsıma karşı açılmış davalar var ki yenileriyle birlikte onlar da sürecek.
Yeni Yıl hediyesi sayılabilecek yeni bir soruşturma henüz başladı. Yazarımız Taner Akçam’ın bir yazısı nedeniyle Arat Dink ve Sarkis Seropyan hakkında Şişli Savcılığı soruşturma başlattı.
Şubat ayının başlarında Yargıtay’dan dönen dosya Şişli Adliyesi’nde tekrar görülecek.
Mart ayında ise “Bu bir soykırımdır” dediğim için açılmış olan dava başlayacak.
Ermeni sorunu içerde ve dışarıda tüm sertliğiyle gündeme otururken bizler de bu sorun üzerine sergilediğimiz duruş ve söylemler nedeniyle yargılanıyor olacağız.
***
Görüldüğü gibi durduk yerde “2007 yılı zorlu bir yıl olacak” demiyoruz.
*Bu yazı 5 Ocak 2007'de Agos'ta yayımlanmıştır.