Halkların Demokratik Partisi (HDP), sokağa çıkma yasaklarını Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Yapılan başvuruda, hukuki bir temeli olmayan keyfi yasaklarla ilgili bir an önce tedbir kararı verilmesi talep ediliyor.
Halkların Demokratik Partisi (HDP), sokağa çıkma yasaklarıyla Anayasa'nın 13, 15 ve 23'üncü maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) Ek 1. Protokolü'nün 5. maddesinin ihlal edildiğini belirterek, Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşıdı.
HDP Hukuk Komisyonu Üyesi ve Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş tarafından "bireysel başvuru" çerçevesinde konuya ilişkin hazırlanan başvuru dilekçesinde, yaşam hakkını tehdit eden, Valilik ve Kaymakam tarafından ilan edilen yasakların bir an önce durudurlması talep edildi.
Beştaş: Adı konulmayan darbe
Başvuru dosyasıyla ilgili Agos’a konuşan HDP Hukuk Komisyonu Üyesi ve Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, yerel mahkemelere yapılan başvurulardan bugüne kadar herhangi bir sonuç çıkmadığını belirtti:
“Meclis araştırma önergesi verdik, kabul edilmedi. İdare mahkemelerine yapılan başvurulardan da, yerel mahkeme başvurularından da yanıt yok. İç hukukta tek yol Anayasa Mahkemesi kaldı. Tümüyle keyfi bir uygulamayla baş başayız. Valilik, Kaymakamlık insanların hayatını hapis etme, günlük ihtiyaçlarını yasaklama yetkisini kendinden görüyor. Ve Anayasa bu yetkiyi kesinlikle vali ve kaymakamlara vermiyor. Yasak da git gide genişliyor. Bugün Diyarbakır’dayız, dışarı adım atamıyoruz, inanılmaz bir müdahale var. Dün öğretmenlere izin verildi, sağlık personellerine nöbetler kondu Şırnak’ın ilçelerinde. Adını koymuyorlar ama darbeyi aşan bir durum. En üst mercii Anayasa Mahkemesi’dir, bir an önce dur demesi gerekiyor. Başvurumuz çok açık, “tedbir kararı alın ve dur deyin” diyoruz.
Beştaş, Anayasa Mahkemesi’nde birkaç gün içinde sonuç çıkmazsa başvuruyu uluslararası mekanizmalara taşıyacaklarını belirtti.
Başvuru dilekçesinden52 kez ilan edildi
HDP Hukuk Komisyonu Üyesi ve Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş tarafından "bireysel başvuru" çerçevesinde konuya ilişkin hazırlanan başvuru dilekçesinde, devletin İl İdaresi Kanunu 11/c maddesine dayanılarak gidilen uygulamalarının tam kronolojisi yer verilerek, "16 Ağustos 2015 tarihinden 11 Aralık 2015 tarihine kadar 7 ilde, 2014 nüfus sayımına göre toplam 1.299.061 kişinin yaşadığı 17 ilçede toplam 52 kez süresiz ve gün boyu sokağa çıkma yasakları ilan edilmiş ve bunlardan en uzunu 14 gün boyunca sürmüştür. Uygulanan sokağa çıkma yasakları nedeniyle 63 sivil yurttaş yaşamını yitirmiştir" denildi.
Anayasa'nın "temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasa'nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz" şeklindeki hükümlerine dikkat çekilen başvuruda, savaş hallerinde bile yaşam hakkının korunması gerektiği yönündeki maddelere işaret edildi.
Yaşam hakkına açıkça tehdit
Sokağa çıkma yasaklarına gerekçe gösterilen nedenlerin OHAL veya Sıkıyönetim nedeni olduğu belirtilen başvuruda, "Ancak mevcut siyasi iktidar; bu iki yönteme başvurmaksızın Anayasa ve hukuk dışı yollarla güvenliği sağladığı iddiasında bulunur iken açıkça 'yaşam hakkı'nı ciddi bir biçimde tehdit etmektedir. Sokağa çıkma yasağı uygulaması devam ettiği müddetçe her birey yaşam hakkı ihlali riski ile karşı karşıyadır" denildi.
Fiili OHAL
Yine dünyadaki OHAL ve sokağa çıkma yasağı örneklerinin aksine bölgedeki yasağın insan yaşamına kast ettiği belirtilerek, "Mevcut siyasi iktidar en önemli icraatlarından birisinin 'OHAL'in kaldırılması olduğunu her fırsatta beyan ederken 'eski Türkiye' görüntüsü vermekten kaçınmanın yolunu hukuki dayanaktan yoksun sokağa çıkma yasağı uygulaması olarak bulmuş durumdadır" denildi.
Başvuruda 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesinin; mülki amirlere keyfi bir biçimde kişi hak ve özgürlüklerini kısıtlama hakkı vermediği gibi yapılan keyfiyetin Anayasa'ya aykırılık teşkil ettiği belirtildi.
Öncelik verilmesi istendi
Ayrıca yasakların "AİHS'in 5. maddesine açıkça aykırılık teşkil ettiği" belirtilen başvuruda, yasakların kaldırılması için kimi yerel mahkemelere başvurulduğu ancak yaşam hakkı ihlalleri nedeniyle Anayasa Mahkemesinin başvuruya öncelik vermesi istendi.
Köyler boşaltılıyor
Ayrıca başvuru dilekçesinde de insanların ibadet özgürlüğünün de ellerinden alındığı ve camilerin bombalandığı bilgilerine de yer verilerek, insanların sağlık, eğitim, barınma, yiyecek gibi temel ihtiyaçlarının engellendiği dile getirildi. Yine başvuruda sokağa çıkma yasaklarının yanı sıra ilan edilen "özel güvenlik bölgeleri" uygulamasıyla evlerin ateşe verildiği ve köylerin boşaltıldığı şeklindeki bilgilere de yer verildi. Başvuruda bölgede güvenlik güçleri tarafından yapılan "Türksen övün değilsen itaat et" şeklindeki ırkçı milliyetçi yazılamalara da yer verildi.