Agos’un arşivinde bugün ’36 Beyannamesi’ var. Azınlık vakıflarına ait mülklerinin gasp edilmesine dayanak noktası oluşturan ’36 Beyannamesi’ 13 Kasım 1998'da Agos’un manletine konu olmuştu.
’36 beyannamesi’ demoklesin kılıcı
Vakıflar Genel Müdürlüğü son olarak Samatya Surp Kevork Kilisesi’ne ait Şişli İlçesi’ndeki bir gayrimenkul hakkında ‘Eski sahibine iade edilmesi’ istemiyle dava açtı.
Vakıflar Genel Müdürlüğü 1974 yılından beri Azınlık Vakıfları nezdinde yürüttüğü “1936 Beyannamesi’nde kayıtlı olmayan mülklerin eski sahiplerine mahkeme kararıyla iade edilmesi” uygulamasını sürdürüyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü, son olarak aynı yönde bir davayı Samatya Surp Kevork Kilisesi aleyhine açtı. Kilise Vakfına ait Şişli ilçesi, Bozkurt Mahallesi, Bilezikçi Sokakta bir gayrimenkul hakkında “Eski kaydın ihyası” talebiyle Şişli Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 23 Eylül 98 tarihinde açılan dava sürüyor. Dava dilekçesinde söz konusu gayrimenkulün kilise adına kayıtlı olduğunu bildiren Genel Müdürlüğü, davalının bir Cemaat vakfı olduğu, ancak vakfiyesi bulunmadığını belirterek, vakfın 1936 yılında vermiş olduğu beyannamenin vakfiye yerine geçtiğini iddia ediyor. Vakfiyesinde (36 beyannamesinde) mal iktisap edeceği yolunda bir açıklık olmadığını ileri süren Vakfılar Genel Müdürlüğü, bu tür vakıfların mal iktisap edinmesine hukuken imkan bulunmadığını belirterek, 1955 yılında kilise tarafından iktisap edilen gayrimenkulün tapusunun iptalini ve eski kaydın ihyasını talep ediyor.
Vakıflar Genel Müdürlüğünce, Azınlık vakıfları hakkında bu tür davalar 1974 yılından beri sürüyor. Şu anda Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Ermeni Azınlık Vakıfları aleyhine açtığı beş dava bulunuyor. Bu davalardan üçü Yedikule surp Pırgiç Hastanesi, biri Yeniköy Kilisesi, bir yenisi de Samatya Surp Kevrok Kilisesi aleyhine açılmış durumda. Ermeni vakıflarının benzer davalarda yitirdiği gayrimenkullerin sayısı 30 civarında. Rum ve Yahudi azınlık vakıflarının da sayısız yer kaybettiği biliniyor.
Söz konusu davalarda 1974 yılında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından Balıklı Rum Hastanesi aleyhine verilmiş olan bir karar böylesi davlarda emsal teşkil ettiği sayılarak tüm kararların bu doğrultuda verilmesi dikkat çekiyor.
Eski kaydın ihyası ne demek?
Hukukta “Eski kaydın ihyası” kararı verildiğinde, gayrimenkul bağış yada satış yoluyla gerçekleşmiş olsa dahi, tapu kaydı iptal edilerek, tekrar eski sahibine iade ediliyor. Satın alma yoluyla elde edilmiş gayrimenkullerin eski sahiplerine iadesi halinde ise gayrimenkulü elinden alınan vakfa ödeme yapıldığında dair herhangi bir örnek yok. İlginç bir nokta ise eski kaydın ihyası durumunda kalan bu gayrimenkullerin artık herhangi bir mirasçısının da kalmadığı. Bu gibi durumlarda gayrimenkul ya Hazineye yada Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün uhdesine geçiriliyor.
1936 Beyannamesi nedir?
Azınlık vakıflarının gayrimenkullerinin tespiti için 1936’da Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce istenen ve içinde sadece sahip oldukları gayrimenkullerin sayı ve adreslerinin bulunduğu listeyi içeren beyannameler “36 Beyannamesi” olarak adlandırılıyor.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ne diyor?
“1936 Beyannamesi” çerçevesinde açılan tüm davalarda artık bir içtihat (örnek karar) halini alan ve Balıklı Rum Hastanesi Vakfı Yönetim Kurulu aleyhine verilen 8/5/1974 tarihli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararında azınlıklar “Türk olmayanlar” olarak nitelendirilerek şöyle deniyor:
“Türk olmayanların meydana getirdikleri tüzel kişiliklerin taşınmaz mal edinmeleri yasaklanmıştır. Çünkü tüzel kişiler gerçek kişilere oranla daha güçlü oldukları için, bunların taşınmaz mal edinmeleri kısıtlanmamış olması halinde Devlet’in çeşitli tehlikelerle karşılaşacağı ve türlü sakıncalar doğurabileceği açıktır. İşte bu görüşten hareket edilerek 2644 sayılı tapu kanunun 35. maddesi ile kanuni hükümler yerinde kalmak ve karşılıklı olmak şartıyla yabancı gerçek kişilerin Türkiye’de satın alma veya miras yolu ile taşınmaz edinmeleri mümkün kılınmış olduğu halde tüzel kişiler bundan yoksun bırakılmışlardır…”
Yargıtay Hukuk Genel Kurul’u bu gerçekleri öne sürerek oybirliğiyle azınlık vakıflarının aleyhine karar vermiş, bu karar ise daha sonraki tüm benzer davalara içtihat (örnek karar) olarak ele alınmış ve buna dayanılarak kararlar verilmiştir.
*Bu yazı 13 Kasım 1998’de Agos Gazetesinde yayınlanmıştır.