Emlak sitelerinde satışa çıkartılmış kiliseler, yeniden tartışılmaya başlandı. Mardin’in Artuklu ilçesinde Mor Yuhanno Kilisesi, Bursa’nın Mudanya İlçesi’ne bağlı Tirilye Mahallesi’nde tarihi Aziz Yuhanna (Saint John) kilisesi satışa çıkarıldı. Yine Mardin’de satılığa çıkartılan ‘müstakil ev’in de sinagog olduğu ortaya çıktı. İbadethanelerin nasıl özel mülkiyet haline geldiği ve satışına nasıl izin verildiğiyse tartışma konusu.
Basında çıkan haberlerin ardından, Kültür ve Turizm Bakanlığı herhangi bir açıklama yapmazken, Mardin’de satışa çıkartılan Süryani Kilisesi için inceleme başlatıldı. Diyarbakır’dan Mardin’e gelen uzmanlar, satılık kilisede inceleme yaptı. HDP Milletvekili Erol Dora da kiliselerin satışını Meclis gündemine taşıdı. Dora, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’e soru önergesi verdi.
İlk değil
Türkiye’de özellikle İstanbul dışındaki cemaatsiz kalan kiliseler, kaderlerine terk edilmiş durumda. Ahıra dönüştürülenleri, depo olarak kullanılanları, definecilerin saldırısına uğrayanları var. Özel mülkiyete geçmiş olan kiliseler de oldukça fazla. En popüler olan kilise sahiplerinden birisiyse Haber Türk Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı. Van’ın en önemli manastırlarından biri olan Varak Manastırı’nın tapusu Altaylı’ya ait. Altaylı, konu gündeme gelince Manastırı Patrikhane’ye devretmek istediğini açıklamıştı.
Kime devredilebilir?
Cemaatleri ve vakıfları artık olmayan kiliselerin, kime devredileceğiyse ayrı bir tartışma konusu. Altaylı’nın yanı sıra, özel mülkiyetinde olan kiliseleri, tekrar asıl sahibi olan cemaatlere devretmek isteyenler de var.
Avukat Setrak Davurhan, patrikhanelerin tüzel kişilik sorunundan dolayı kilise tapularını geri almasının mümkün olmadığını ancak cemaat vakıfların tapuları alabileceğini söyledi. Davuthan, şunları kaydetti, “Patrikhanelerin tüzel kişiliği yok. Hukuken bir karşılıkları söz konusu değil. Tarih boyunca olmadı. Bu yüzden kiliselerin tapusunu alması mümkün değil. Ancak vakıflarımız bu kiliselerin tapularını alabilir. Satın alma yoluyla kiliselerin alınması mümkün görünmüyor. Vakıflar o kadar büyük paralar ödeyemezler. Ancak hibe yoluyla, bedel ödenmeksizin, vakıflara iade edilebilir.”
Kiliseler nasıl özel mülk oldu?
Kilise tapularının özel şahıslara geçmesi Ermeni soykırımının politikalarından biri. Araştırmacı Nevzat Onaran, tarihsel süreci şöyle anlatıyor:
“1915 dâhili harpte Ermenilerin can ve mal güvenliği yok edildi. ‘Satılık kilise’ ilanı da, 1915’te İttihatçı hükümetin başlattığı imha sürecinin bugün devam ettiğinin ilanıdır. Diğer bir deyişle bu ilanlar, cemaatiyle, toprağıyla ve çevresiyle birlikte canlı bir organizma olan kilise ve manastırların nasıl imha edildiğinin ilanıdır. İttihatçı hükümetin çıkardığı, bilinen adıyla 26 Eylül 1915 tarihli Tasfiye Kanunu’nun 2’nci maddesiyle, sürülen Ermeni ve diğer milletlerden gerçek kişi ve vakıf mallarına Hazine adına el kondu.
Bu gaspın ardından yaşanan talandır. 15 Nisan 1923’te yapılan yasal değişiklikle Tasfiye Kanunu, 8 Kasım 1988’e kadar yürürlükte kaldı. Devamlılık, bir istisna değil, 1915’te temellendirilen sürecin 1920’lerde yeni bir ivmeyle günümüze kadar sürüp gelmesidir. Bu anlamda kiliseler, 1915’ten beri satılmaktadır! ‘Satılık kilise’ ilanı haricinde böylesi sürekliliğe ait net bir belge de, Kamp Armen’in gaspıdır.“
"Türk olmayanların mülkiyetinin gaspı temel alındı"
Kiliselerin satılabilecek özel mülk olamayacağına dikkat çeken Onaran şöyle dedi:
“Bugün Sünni Müslümanların ibadet yeri camiler alınıp-satılan özel mülk olabilir mi? Cami olamazsa, kilise de olamaz! Buna iki açıdan bakmak mümkün. Birincisi, kapitalizmin en temel unsuru özel mülkiyet, mülk edinmedir. Diğeri de, ilanda söz konusu olan kilise olduğu için ‘din ve vicdan özgürlüğü’ açısından bakmaktır. Evet, kapitalizm özel mülkiyetle vardır. Genel anlamda ekonominin ve özelinde mülkiyetin Türkleştirilmesinde, sistemin ana karakteri olarak gayri Türkün mülkiyetinin gaspı temel alındı. Sistemin varlığı bu temelde inşa edildi. Böylesi bir gasp ve imha sürecinde, dini kurumlar da hedefteydi. ‘Satılık kilise’ ilanı böylesi bir sistemde var oldu.”
"Bakanlık üzerine düşeni yapmalı"
Ermeni Mimarlar Derneği (HAYCAR) Başkanı Jan Gavrilof, kiliselerin satılmak istenmesine tepkili:
“Nasıl Aspendos Tapınağı’nı satamazsanız, kiliseleri de satamazsınız. Aspendos Tapınağı nasıl ki bir kültürel miras bu kiliseler de birer kültürel mirastır. Kiliseler kamunun kullanımına açık yapılardır. Camileri de satamazsınız kiliseleri de satamazsınız. Kiliselerin satılmak istenmesi art niyetli bir davranıştır”
Kültür Bakanlığının bu konuda sorumluluğuna dikkat çeken Gavrilof, şunları söyledi, “Kültürel miras konusunda bakanlık üzerine düşeni yapmalıdır. Bu yapılar muhtemelen ‘para’ ödenerek satın alınmış yapılardır. Bakanlık da bu paraları ödeyerek kiliseleri kamu mülkiyetine geçirmelidir”