Karadeniz, sahilden geçen büyük otoyol ve yüzlerce HES projesinden sonrayeni bir ‘mega proje’nin tehdidi altında. Bu sefer bölgenin yaylalarını birbirine bağlayacak olan ‘Yeşil Yol’ projesi, ÇED süreci işletilmeden başladı. Projenin ilk durağı olan Rize’nin Yukarı Kavrun Yaylası’nda vatandaşlar, yolu yaptırmamakta kararlı.
Karadeniz Bölgesi’nde 8 ilin yaylalarını birbirine bağlamak için hazırlanan 2 bin 600 kilometre uzunluğundaki ‘Yeşil Yol’ projesi, çevre örgütlerinin ve meslek odalarının itirazlarına rağmen, sessiz sedasız başladı. Artvin’den Samsun’a kadar devam edecek otoyol projesinin ilk ayağı olan Rize’deki Çamlıhemşin’in Yukarı Kavrun Yaylası’ndaysa vatandaşlar, ayaklanmış durumda. Jandarma eşliğinde yaylaya çıkan iş makineleri, tepkiler nedeniyle bölgeye giremeyince, 8 Temmuz Çarşamba günü bu defa Samistal Vadisi’ne gidildi. Fakat iş makineleri burada da halkın tepkisiyle karşılaştı. Kaçkar Dağları Milli Parkı girişindeki Şenyuva Köyü mevkiinde, “Çek elini yaylamdan” pankartları ile beklemeye başlayan vatandaşlar, kısa süre sonra iş makinelerinin gelmesiyle horon oynayarak yolu kapattılar.
Ortalama 2 bin rakımdan geçecek 2 bin 600 kilometrelik yol üzerinde, 40 noktada turizm merkezi yapılması planlanıyor. Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi (DOKAP) tarafından hayata geçirilen ve Çapa İnşaat firmasına ihale edilen proje, ilk defa 2007 yılında dillendirilmişti. 2007-2023 yılını kapsayan kültür turizmi eylem planında “Yayla Turizmi Gelişim Koridoru” adıyla yer alan projeyle ilgili, isminden ve geçeceği güzergâhtan başka pek fazla bilgi bulunmuyor. Parça parça ilerleyecek olan otoyol projesinin ilk etkileyeceği bölge ise, Milli Park ilan edilmiş olan Fırtına Vadisi.
Mahkemeye rağmen
Agos’a konuşan Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları (ÇEHAV) üyesi Yakup Okumuşoğlu, projenin hukuki bir zemini olmadığını vurguluyor: “Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) süreci yok, çünkü 20 kilometrenin altındaki yol projelerinin ÇED’e ihtiyacı yok. Projede ihaleler 15-19 kilometrelik etaplar halinde verildiği için, ÇED raporundan muaf olmaları sağlanıyor. İnşaatın geçtiği bölge olan Fırtına Vadisi, doğal sit alanı. Burada inşaata izin verilebilmesi için Koruma Amaçlı İmar planı olmalı; fakat Trabzon Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu, burada yol yapılabileceğine dair izin vermiş. Öte yandan, Orman Kanunu’na göre ormanda yol yapılabilmesinin tek koşulu, zorunluluk olmasıdır. Böyle bir zorunluluk hali olmadığı halde, orman imar izinleri verilmiş. Özerk ve bilimsel olması gereken bu gibi komisyonlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlandıktan sonra, emre göre çalışan kurumlar haline geldi. Üç beş memurun attığı imzayla inşaatlar başlıyor, bizim açtığımız davalarla ilgili mahkemelerden sonuç çıkana kadar yollar yapılıyor.”
‘Sümela’ya bakın’
Yeşil Yol Projesi, kamuoyuna ‘turizm kalkınma planı’ olarak sunuldu; fakat Okumuşoğlu, daha önce Karadeniz’de turizm adı altında yapılan yolların neye mal olduğunu hatırlatıyor: “Sümela Manastırı’nın ne hale geldiğini görüyoruz. Derme çatma yapılar, felç olan bir trafik... Uzungöl, Ayder Yaylası, hepsini ‘turizm getirdik’ diyerek beton yığına dönüştürdüler. Yaylaları arabayla gezip dönenlerin yerel ekonomiye nasıl katkısı olacak, anlamak zor.”
Bilirkişi ne dedi?
Yeşil Yol projesiyle ilgili hukuki süreci ilk olarak TEMA Vakfı başlatmış, projenin de içinde olduğu çevre düzeni planını 2011 yılında yargıya taşımıştı. Bilirkişi, 2013 yılında hazırladığı raporda, “Yaylaların karayolu ile birbirlerine bağlanması halinde, araç trafiğinin denetlenmesinin ve yaylalardaki geleneksel yaşam tarzını sürdürmenin zorlaşacağı, yaylaları yapılaşma için cazip hale getireceği, bu durumun, yaylaların doğal yapısını olumsuz olarak etkileyeceği” yönünde görüş bildirmişti. İnşaat süredursun, iptal davası halen devam ediyor. Yakup Okumuşoğlu, belgelere ulaşmak konusunda avukatların sıkıntı yaşadığını söylüyor, yine de ulaşabildiği iki belgeyle ilgili dava açmış: Avrupa’daki 100 koruma alanından biri olan Fırtına Vadisi’ndeki ormanların 16 bin metrekarelik bölümüne imar izninin verilmesi ve Tabiat Varlıkları Koruma Komisyonu’nun sit alanına verdiği imar izni, yargıya taşınmış durumda.
Fırtına İnisiyatifi’nden Erol: ‘O yolu yaptırmayacağız’
Fırtına Vadisi, ilk defa yıkım tehlikesiyle karşı karşıya değil. 1998 yılında bölgeye HES yapılmak istenmiş, fakat vatandaşların mücadelesi sayesinde HES karşıtı hareketin en büyük zaferlerinden biri olmuş ve proje iptal edilmişti. Bu sürecin ardından kurulan Fırtına İnisiyatifi, şimdi de Yeşil Yol’u durdurmanın peşinde. İnisiyatif üyesi Özay Erol, ne kadar kararlı olduklarını şu sözlerle anlatıyor: “Anladık ki şirket de diretecek, biz de. Fırtına Vadisi’nden bu yol geçmez. Sadece biz gençler değil, 90 yaşındaki nenem de nöbet tutuyor. HES’i nasıl yaptırmadıysak, biz o yolu da yaptırmayacağız.” Fırtına İnisiyatifi, 12 Temmuz Pazar günü, İstanbul’da Tünel Meydanı’nda, Yeşil Yol’a karşı bir yürüyüş düzenleyecek.
Toprağa, kurda, kuşa ne olacak?
Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, yol projesinin bölgenin özel doğasını ve yaban hayatını riske atacağını vurguladı. Doğu Karadeniz Bölgesi’ni kapsayan alan, 200 Küresel Ekolojik Bölge arasında yer alıyor. Bölge aynı zamanda, yeryüzünün en zengin biyolojik çeşitliliğine sahip; ancak tehdit altındaki 35 sıcak noktasından biri durumunda ve Türkiye’de bulunan dokuz sıcak orman noktasından ikisini içeriyor. 296 tehlike altındaki bitki türüne ev sahipliği yapan bölge, kuşların göç yolları üzerinde bulunuyor. WWF’nin açıklamasına göre, yapılması planlanan 40 turistik tesis ve genişletilen yollar, başta geniş alanlara ihtiyaç duyan yaban hayvanlarının ve kuşların yaşamını tehdit edecek. Hayvanların üremelerini, doğal alanlar arasında geçiş yapmalarını, beslenme ve barınmak için alanlar bulmalarını zorlaştıracak, insanlarla çatışmaları artacak.