Tuzla’da yıkım tehlikesiyle karşı karşıya olan Kamp Armen için buluşma düzenlendi. Kampta konuşan Rakel Dink, “Bu hikayenin burada bitmemesi lazım” dedi.
Kampta devam eden nöbetin dördüncü gününde, yıkıma karşı olanlar kampta buluştu. Sabah saatlerinden itibaren çok sayıda kişi kampa gelmeye başladı. Kamp Armen’den yetişenler, zorunlu askerliğini yaparken öldürülen Sevag Balıkçı’nin ailesi, Samatya’da uğradığı saldırıda hayatını kaybeden Maritsa Küçük’ün ailesi, HDP milletvekili adayları ve yöneticileri de kamptaydı.
Kampta yıllar sonra ilk kez Ermenice dersi verildi. Sevag Balıkçı’nın annesi Ani Balıkçı, kampa gelenler için Ermenice dersi verdi. Kamp çevresindeki okullarda okuyan öğrenciler tiyatro gösterisi yaptı. Gün boyunca halaylar çekildi.
Rakel Dink, buluşmaya gelenlere seslendi:
“Bu kadar üzücü bir mekanda bu kadar üzücü olayların olduğu bir mekanda bir arada bulunmak bizlere güç ve umut veriyor. Hepimizin burada oluş sebebi ‘bu davada ben de varım’ demektir. Bunun için bizim teşekkürlerimizi beklemiyorsunuz elbette ama teşekkür ediyoruz. Tanrı’nın sözü diyor ki “şeytan gasp etmeye, çalmaya ve öldürmeye gelir”. Bu üç kelimeden siz çıkarın içinden. Bu kampın her bir adımında biz çocukların emekleri var, anıları var. Bu anılara saygı gösterilmesini istiyoruz. Bu emeğin nasıl yoktan var edildiğinin farkına varılmasını istiyoruz. Ne acıdır ki kaybeden yine kendini ispatlamaya çalışıyor. Bu çok acil bir durum aynı zamanda. Gene şükrediyoruz varız, buradayız.”
Dink, kampın tarihini anlattı:
“Burası, 1962’de Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi’nin alt katında Anadolu’dan kılıç artıkları olan çocukları toplayıp getirdikleri ve o çocuklara yazlık bir nefes almak için düşünülen bir yerdir. Şehrin gürültüsünden, mazotundan uzak, tatilin bir anlamı olsun; çocukların bedensel, ruhsal gelişimine yardımcı olsun diye düşünülen bir yerdir burası. Boş bir arazi bulunur. Kilise parasını ödeyerek burayı alır. Devletin izinleri doğrultusunda tapu alınır, inşaat yapılır, elektrik çekilir, su çekilir. Bütün bunlar devlet izniyle olur. Bu işlemlerin hiçbir yerinde devlet “mal alma hakkınız yok” demedi. Sonra bir araya geldiler ve biz ne yapalım da malları ellerinden alalım dediler. 36 beyannamesini hatırladılar. Dediler ki, “bu beyannamede bu malınız yokmuş. Evet yoktu, çünkü o zaman yoktu. 86’ya kadar çocuk kampı olarak kullanıldı. Yapılırken bir ustanın organizasyonuyla ve yardımıyla çocukların emeğiyle yapıldı buralar. Yolunda benim emeğim var. Taşlar çektik, kumlar çektik el arabasıyla. Çok emekler verdik ayakta tutmak için burayı. Bunlar punduna uydurup dediler ki “burası sizin değil. Aldınız burayı, bari birşey için değerlendirin. Aldılar ne yaptılar, parayla satın alınmış olan eski sahibine geri hediye ettiler. Ne yapsın hemen elden çıkardı, başkasına verdi, o da hikayeyi duydu elden çıkardı. Bunu kim yaptı, devletin işi. Bu utanç nasıl temizlenir? Devlet nasıl “sizin olmaz” dedi şimdi de “sizindir” demeli. Eğer özür dileme erdemine sahipse. Olmazsa da kendi bilir özüre ihtiyacımız yok. Buranın hikayesinin böyle bitmemesi lazım. Onun için buradayız, ele ele vermişiz”
Dink’in konuşmasının ardından söz alan Kamp Armen’de yetişenlerden Garabet Orunöz de kampın iadesi için çagrı yaptı.
Nor Zartonk aktvisitlerinden HDP Milletvekili adayı Murad Mıhcı da yıkıma karşı mücadele edeceklerini söyledi.
Kamptaki buluşma Vomank konseriyle devam edecek.