Ermeni Soykırımının 100. yılı için düzenlenen basın toplantısında konuşan AGBU Başkanı Nicolas Tavitian, Ermeni soykırımı konusundaki uluslararası ilgiye dikkat çekerek Türkiye’ye inkardan vazgeçme çağrısı yaptı. Tavitian, “Ermeni soykırımını inkar etmek ırkçılığa yol açar” dedi.
Ermeni Soykırımı’nı Anma Platformu, 1915 Ermeni soykırımının 100. yılı olan 24 Nisan öncesinde bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Cezayir Toplantı Salonu'nda yapılan toplantıda, dünyanın farklı yerlerinde katılan sivil toplum örgütü üyeleri ve aktivistler, Türkiye’ye yüzleşme çağrısı yaptı.
Toplantıya, Ermeni Hayırseverleri Genel Birliği'nden (AGBU) Nicolas Tavitian, ABD’deki yerleşik diaspora mensuplarının oluşturduğu bir inisiyatif olan 'Project 2015’ten Sarah Leah Whitson, Avrupa’nın 31 ülkesinde örgütlü ırkçılık karşıtlarının en önemli ortak ağlarından biri olan Avrupa Irkçılık Karşıtı Hareket'inden (EGAM) Benjamin Abtan katıldı.
'Ermeni Soykırımını Anma Platformu' adına konuşan Levent Şensever, hükümet kanadından gelen açıklamaların yetersiz olduğunu belirterek 100 yıldır süren inkarın devam ettirilmeye çalışıldığını ifade etti. Şensever, 100. yılın bir başlangıç olduğunu, Türkiye'nin soykırımı kabul edene kadar mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi.
‘Soykırım inkarına karşı mücadele edenler giderek büyüyor’
Türkiye’de son iki yıldır düzenlenen soykırım anma etkinliklerine katılan 'Avrupa Irkçılık Karşıtı Hareketi'nden (EGAM) Benjamin Abtan, geçtiğimiz yıldan bu yana tartışmaların artık uluslararası alana taşındığını ve soykırım inkarına karşı mücadele edenlerin giderek büyüdüğünü söyledi.
Abtan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Susarak devam edilemeyeceğini insanlar anladı. Hangi tutumun takınıldığı önemlidir. Devlet soykırımı inkar ediyor ve bu nedenle bizlerin soykırımı ifade etmemiz çok önemli. Soykırımın tanınması, gerçeğin kabul edilmesi, bunu yeni kuşaklara anlatmak demektir.”
Abtan, soykırımının tanınması için yapılan mücadelede gelecek yılın anahtar bir yıl olacağına işaret ederek “Soykırımın tanınması için yaptığımız baskıyı devam ettireceğiz” dedi.
Benjamin Abtan, soykırımın tanınması ve gerçeğin ortaya çıkarılmasının demokrasinin, şeffaflığın bir gereği olduğunu söyledi.
‘Bellek olmadan uygarlık olmaz’
'Ermeni Hayırseverleri Genel Birliği'nden (AGBU) Nicolas Tavitian, ise bellek olmadan uygarlığın da olamayacağını belirterek inkar etmenin ırkçılığa yol açtığını belirtti.
“Ermeni soykırımı ve onun bıraktığı miras hem Avrupa hem Türkiye hem de Ermenilerin belleğidir. Bellek olmadan uygarlık olmaz. Biz belleğimizin bastırılmasını ve her şey normalmiş gibi hayatın devam etmesini kabul edemiyoruz. Türkler ve Ermeniler arasındaki çatışma budur.”
"Ortak acıdan bahsediliyor ama faillerden bahsedilmiyor"
Project 2015 adına konuşan Sarah Leah Whitson, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Ermenilerin torunları olarak amaçlarınım dede ve ninelerinin mirasına sahip çıkmak olduğunu belirtti.
“Dünyanın her yerinde Ermeni soykırımı konuşuluyor. Ancak Türkiye'nin bizi davet etmesi böyle bir diyaloğun oluşması çok önemli. Türkiye 100 yıl boyunca değişen hükümetlere rağmen 1915'te yaşananları inkar etmeye devam ediyor. Hayatta kalan torunlara tazminatın konuşulamadığı bir durum yaşıyoruz. 100 yıllık bellek tutsak durumda. Soykırımın tanınması ve tazminatın karşılanması gerekiyor. Türkiye hükümeti en azından kültürel mirasa sahip çıkmalı. Mesela 100 Ermeni kilisesi ve manastırını restore edeceğini söylese bu bile iyi bir başlangıçtır. Davutoğlu hala ortak acılardan bahsediyor ancak faillerden söz etmiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İngilizce'de tehcir anlamına gelen deport kelimesini 100 yıl sonra hala kullanabiliyor olması vicdanları sarsıyor."
Whitson, Avrupa’dan gelen olumlu açıklamaların cesaret verici olduğunu söyledi.
Ermenistan'da bir sivil toplum örgütünde çalışan Satenik Bagdasarian, Ermenistan ve Türkiye arasındaki normalleşme sürecinin ancak diyalog ve işbirliğiyle sağlanabileceğini ifade etti.
Ruanda Soykırımı'dan kurtulanlardan Charler Habonimana, 21 yıl önce Tutsilere karşı uygulanan soykırımdan sonra şu anda failler ve kurbanların yakınlarının bir arada yaşadığını belirterek Tutsileri kurtaran Hutu ve diğerlerine teşekkürlerini geleneksel olarak kıymetli olan iyilik ineği hediye ederek gösterdiklerini belirtti.