DOSYA

ORTA SAYFA Yaşar Kemal'in ağzından Akhtamar’ın kurtuluşu

Yaşar Kemal’in hayatında Akhtamar Adası’ndaki Surp Haç Kilisesi’nin yıkımını durdurduğu 1951 tarihi önemli bir yer tutar. Alain Bosquet’e “Yaşar Kemal kendini anlatıyor” adlı kitapta anlattığı hâliyle bu kurtuluş öyküsünü yazarın kendi sözlerinden aktarıyoruz:
ORTA SAYFA Tarih, coğrafya ve kainat kalpli bir usta

Türkiye, bu hafta başında günlük hayatın akışını durduran bir ölüm haberiyle sarsıldı. Dünyaca ünlü yazar Yaşar Kemal, 28 Şubat’ta, 92 yaşında hayata gözlerini yumdu. Cenazesi 2 Mart’ta düzenlenen törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilen yazar; halk deyişleri, türküleri, söylenceleri ile harmanladığı, ezgisi içinde saklı benzersiz bir edebiyat dili yarattı. Bu dille Kürt ve Ermeni halklarının varlık ve yokluk hallerini, feodal düzene karşı mücadeleyi, insanın hikâyesini, doğanın sırlarını anlattı. Bu vesileyle edebiyatı, hayatı, siyasi duruşu, Ermeni dünyasındaki algısı eşliğinde Yaşar Kemal’i minnet ve saygıyla anıyoruz.
ORTA SAYFA ‘Eğer Almanya yardım etseydi, çok sayıda Ermeni kurtulabilirdi’

Geçen hafta, soykırımın 100. yılına dair Almanya’da süren sessizliği bozan bir kitap yayımlandı. taz gazetesi Türkiye muhabiri Jürgen Gottschlich’in Almanya ve Türkiye arşiv belgeleriyle yazdığı ‘Beihilfe zum Völkermord: Deutschlands Rolle bei der Vernichtung der Armenier’ [Soykırıma Yardım Etme: Ermenilerin Yok Edilmesinde Almanya’nın Rolü] isimli kitap büyük tartışmaya sebep oldu. Gottschlich’le, Almanya’nın soykırımdaki rolünü ve soykırımdan sonra aldığı tavrı konuştuk.
DOSYA ‘Antep’e Gazilik unvanı veren savaş, Ermenilerin geri dönmesini imkânsız kılmanın mücadelesiydi’

Ermeni Soykırımı’nda, bu büyük suçun işlenmesini mümkün kılan mekanizmaları ortaya çıkarmanın en önemli yollarından biri soykırımın yerelde nasıl yaşandığını çalışmak. Clark Üniversitesi Tarih Bölümü’nde doktorasını sürdüren Ümit Kurt da bu minvalde çalışan araştırmacılardan biri. Kurt’la Tarih Vakfı’nda sunduğu ve aynı zamanda doktora tezi konusu olan “1915 Antep’inde Ermeni Tehciri ve Ermeni Mallarının El Değiştirme Süreci”ni ve sonrasını konuştuk.
ORTA SAYFA Ermenice el yazma kitaplar Amed’i anlatıyor

17. yüzyıl’da Amed, yani Diyarbakır, Ermenice elyazma kitapları ile ünlüydü. Hatta bir “Amed Okulu”ndan bile bahsedebiliyoruz. Ve bu kitaplar, Diyarbakır’ın o dönemki tarihi hakkında bize çok şeyler söylüyor. Arkadaşımız Vahakn Keşişyan, işte bu çok kıymetli el yazmaları hakkında araştırmalar yapan Anuş Sargsyan’la konuştu. Yerevan’daki Mesrop Maşdots Madenataran’daki el yazmaları arşivinde çalışan Anuş, bize el yazmalar biliminin içinden 17. yüzyılın Diyarbakırı’nı, Amed’i anlatıyor. Sözü Anuş’a bırakıyoruz.
ORTA SAYFA ‘Kürt hareketi 1915 konusunda resmî tarihin şablonculuğundan sıyrılamadı’

Ermeni Soykırımı konu edildiğinde, önemli bir tartışma konusu da, Kürtlerin soykırımdaki rolü. Adnan Çelik ile Namık Kemal Dinç’in Diyarbakır ve çevresindeki Kürtlerin 1915 Ermeni Soykırımı’na dair hafızalarına yönelik sözlü tarih çalışmasının ürünü olan ve İsmail Beşikçi Vakfı Yayınları tarafından basılan ‘Yüz Yıllık Ah! Toplumsal Hafızanın İzinde 1915 Diyarbekir’ kitabı, bu konuda önemli bir kaynak olacak. Hâlihazırda Ermeni Soykırımı’na dair Kürt siyasetçileriyle röportajlarından oluşan ‘Yüz Yüze’ belgeseli üzerine çalışan tarihçi Namık Kemal Dinç’le, yeni çıkan kitapları ve Tarih Vakfı’nda yaptığı ‘Toplumsal Hafızanın İzinde 1915 Diyarbekir ve Kürtler’ sunumu üzerine konuştuk.
ORTA SAYFA ‘Türk milliyetçiliği olmasaydı da Ermeni Soykırımı yapılabilirdi’

Türkiye’de kısa bir geçmişi olmasına rağmen, Ermeni Soykırımı üzerine yapılan çalışmaların kabuk değiştirdiği gözleniyor. Ermenice bilen, soykırımı yerel düzlemde ele alan ve farklı bir tarih okuması yapan bir sosyal bilimci kuşağı yetişiyor. Hâlihazırda Berlin’de Zentrum Moderner Orient’te (Modern Doğu Merkezi) doktora sonrası çalışmalarını sürdüren antropolog Yektan Türkyılmaz, bu kuşağın önemli bir ismi. Doktora tezini Van’daki soykırım süreci üzerine yazan Türkyılmaz’la, Tarih Vakfı’nda yaptığı ‘Ermeni Soykırımı’na ‘Giden Yolu’ Yeniden Düşünmek: Temmuz 1913 - Ağustos 1914’ başlıklı sunumu üzerine konuştuk.