DOSYA

DOSYA 1893 Malatya depremi bize ne anlatıyor?

Kahramanmaraş merkezli iki deprem, 10 kentte büyük yıkım yarattı. Oysa bu bölgenin tarihte de güçlü depremler yarattığını biliyoruz. 1893 Malatya depremi de bundan tam 130 yıl önce bölgede büyük hasar yaratmıştı. Dönemin Ermeni basını depreme büyük ilgi gösterdi. Büyük bir felaket olmasının yanısıra bu ilginin sebeplerinden birisi o coğrafyada o zamanlar Ermeni nüfusun da yaşıyor olmasıydı. Zakarya Mildanoğlu Ermeni basınından döneme dair geniş bir derlemeyi 2020’deki Malatya-Elazığ depremi sonrasında Agos için kaleme almıştı. Bu derlemeden kısa bir özeti bir kez daha yayınlamak gereği duyduk. Çünkü 130 yıl önce olanlar hala çok tanıdık geliyor. Daha doğrusu 130 yıldır sanki hiç ders alınmamış.
DOSYA Yüzyıllara direnen bir boya: Ermeni Koşinili ya da  Vordan Garmir

Antik çağda, Ararat Vadisi’nin bitki örtüsünde doğan ve yetişen küçük bir böcek, Ermeni köylüler tarafından toplanıp işlendikten sonra, koyu ve yoğun kırmızı bir boya elde etmede kullanılmış. Yüzyıllar boyunca bu doğal boya, Ermenistan'ın gururu olmuş. Herodot, Kafkas halkının asla solmayacak parlak renklere sahip güzel halılar kullandığını yazar. Tarihçi Ahmad ibn Yahya al-Baladhuri, ‘Fütûhu'l-büldân’ adlı eserinde, tarihî Artaxata (Արտաշատ) köyüne, Al-Qirmiz diye hitap eder. Köyün sakinlerinin kırmızı boya ürettiklerinden bahseder.
DOSYA 1923-2023: Yüzyıl Sonra Cumhuriyet Üzerine Düşünmek

Eşitsizliğin temelinin Cumhuriyetin “kurtuluş ve kuruluş” yıllarında atıldığının farkında değiliz. Cumhuriyetin kuruluşundan kaynaklı yapısal bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu görmüyoruz. New York Times gazetesi, 2019 yılında bir proje başlattı ve ABD’nin bilindiği gibi 1776’da kurulmadığını fakat 1619 yılında Afrika’dan getirilen ilk köle grubu ile kurulduğunu iddia etti. Tezleri çok basit: ABD’nin, İngilizlere karşı, yani anti-emperyalist bir savaşın sonucu özgür ve bağımsız bir ülke olduğu tartışma götürmez. Ama kuruluşun sadece İngilizlere karşı “bağımsızlık ve özgürlük” savaşı ile olduğunu söyleyenler aslında kuruluşun bir başka özelliğinin üstünü örtüyorlar. Amerikan “bağımsızlık savaşı” köleliği korumak için de verilmişti.New York Times, bugün Amerika’daki ırkçılığın yaygın olmasının en önemli nedenlerinden birisinin, ırkçılığın (kölelik sisteminin) yapısal olarak Amerika’nın kuruluşunda yer alması, olduğu ileri sürdü. Türkiye’nin durumunun da buna benzediğini düşünüyorum.
DOSYA Alevileş(tiril)miş Ermeniler konuşuyor

Yapımcı ve yazar Kazım Gündoğan’ın “Alevileş(tiril)miş Ermeniler” kitabı Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı. “Dersim’in Kayıp Kızları” belgeselinden de tanıdığımız Kazım Gündoğan ile yeni kitabı üzerine konuştuk.
DOSYA Ermenice tiyatronun parlak günleri nasıl sona erdi?

Hrant Dink Vakfı'nca 4-5 Kasım'da düzenlenen ‘İstanbul, 1914-1922: Savaş, Çöküş, İşgal ve Direnişin Tarihi’ başlıklı konferansta sunum yapan isimlerden biri de Nesim Ovadya İzrail’di. İzrail konferansın kapanışında “Mütareke Yıllarında İstanbul’da Ermenice Tiyatro Faaliyetlerinin Yükselişi" başlıklı bir konuşma yaptı. İzrail ile sunumundan yola çıkarak Türkiye’de Ermenice tiyatronun tarihine baktık.
DOSYA Artin Boşgezenyan ‘kolektif hafıza’da nasıl unutuldu?

4-5 Kasım'da gerçekleştirilen 'İstanbul, 1914-1922: Savaş, Çöküş, İşgal ve Direnişin Tarihi’ başlıklı konferansta sunum yapan isimlerden biri de Vahé Tachjian’dı. Aynı zamanda Houshamadyan sitesinin de yöneticilerinden olan Tachjian, “Bir Konuşmanın Hikâyesi: I. Dünya Savaşı Sonrasında İstanbul’da Ermeni-Türk İlişkilerini Tartışmak” başlığını verdiğini sunumunda ağırlıklı olarak II. Meşrutiyet döneminde Osmanlı Meclisi'nde Halep mebusu olan Artin Boşgezenyan'ın konuşmalarına odaklandı. Boşgezenyan'ın 1918'de Osmanlı Meclisi'nde yaptığı bir konuşmayı hatırlatan Tachjian, Boşgezenyan'ın bu konuşmada Ermeni Soykırımı'na değindiğini, "Müthiş bir suçtan bahsediyoruz, Ermeni felaketinden bahsediyorum. Burada esas fail Türk ulusu değildir, önceki Türk hükümetleridir" dediğini aktardı. Tachjian, Boşgezenyan'ın ulus ile suçu işleyenler arasında bir fark gözettiğine dikkat çekti. Tachjian ile sunumundan yola çıkarak Artin Boşgezenyan’ı ve dönemin siyasi atmosferini konuştuk.
DOSYA İstanbul’da savaş, çöküş, işgal ve direnişin tarihi: Konferanstan notlar

‘İstanbul, 1914-1922: Savaş, Çöküş, İşgal ve Direnişin Tarihi’ başlıklı bilimsel toplantı 4-5 Kasım 2022 tarihlerinde İstanbul’da düzenlendi. Hrant Dink Vakfı Anarad Hığutyun binasında yüz yüze yapılan konferans, vakfın internet sitesinden, Facebook ve YouTube kanalından ve Zoom üzerinden İngilizce ve Türkçe canlı olarak yayınlandı. Konferansa yurtiçi ve yurtdışından pek çok akademisyen katıldı.
DOSYA Bir asırda iki hayat: Hagop Mıntzuri

On bir yaşına geldiğinde, baba mesleği, ekmekçilik yapsın diye İstanbul’a gönderildi. Aile büyüklerinin işlettiği fırında çıraklık yaptı. Ortaköy, Beşiktaş ve Teşvikiye’nin yokuşlarını inip çıkıyor, kapı kapı dolaşıp ekmek dağıtıyordu. İlkokulu İstanbul’da tamamladı. Orta öğrenimi için Robert Kolej’e başladı. İlk öyküsü “Gelin Kaynana”, 1906’da Ermenice bir gazetede yayınlandı.
DOSYA “Dönemin diğer kadın yazarları Yesayan kadar cesur tezler savunmadı”

Yazar ve eğitimci Sosi Antikacıoğlu’nun yeni çalışması ‘Zabel Yesayan Yaşamı ve Eserleri – Olağanüstü Bir Kadının Destansı Öyküsü’ başlıklı kitap, İnkılap Yayınları’ndan çıktı. Kitapta, Zabel Yesayan’ın detaylı yaşam öyküsünün yanı sıra kaleme aldığı makale ve kitaplar hakkında kapsamlı incelemeler yer alıyor. Titiz bir araştırmanın ürünü olan kitabı Antikacıoğlu ile konuştuk.