1 Mayıs / lensler konuşabilseydi

Fotoğrafçı Berge Arabian, Agos'un kültür sanat sayfalarında kaleme aldığı 'Lensler konuşabilseydi' başlıklı köşesinde, çektiği fotoğrafların hikâyelerini anlatıyor.

Türkçede “Davulun sesi uzaktan hoş gelir” deniyor. Doğru olmasına doğru, ama siz hiç bir davulcu ile zurnacıyı yakından izlediniz mi? Ben izledim, hem de güzel bir 1 Mayıs günü. Olağanüstüydü. Davul zurnanın sesi yükseldikçe, daha da çok büyülüyordu beni. Her şeyi bir kenara bırakıp dans edesim gelmişti. Bir onur gününü kutlayan mahşerî kalabalığın neşesiyle adrenalin zaten tavan yapmışken, kulakları delip geçen müzik eğlencenin dozunu ikiye katlıyor, insanı hipnotize ediyordu. Herkes, davul zurna eşliğinde halaya durmuştu, bense durmadan fotoğraf çekiyordum. Sekiz yıl geçmiş üzerinden. Ama o davul zurna... Benim doğduğum yerde, Kamışlı’da, bebeklikten itibaren herkesin kulağı davul zurnanın sesiyle dolar.

Beyrut’a taşınmamızdan sonra Kamışlı’ya ilk gidişimdi. Dokuz yaşında mıydım, on mu, hatırlayamıyorum ama çok sevdiğim kasabama dönerken duyduğum heyecan hâlâ hatırımda. Aklımdan hiç çıkmayan o yazın bir gününü, nasıl oldu bilmem, amcam Suren’le birlikte, onun kamyonetinde, köyleri dolaşarak geçirmiştim. Suren Amcam yıl boyu ailenin buğday hasadıyla uğraşıyor, evine neredeyse hiç gidemiyordu. O gün bir sürü köye uğradık. Durduğumuz yerlerde amcam birçok insanla Arapça ve Kürtçe bir şeyler konuştu – herhalde, hasat zamanı onun için çalışanlardı. Bütün gün böyle geçti. Uğradığımız son köyde bir Kürt düğünü vardı. Hava iyiden iyiye kararmıştı. Amcam kalabalığa iki-üç yüz metre mesafede bir yere park etti. Ben de onunla birlikte inmeye hazırlanırken, kamyonette kalıp onu beklememi istedi. Öyle büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım ki... Uzaktan davul zurna sesi geliyordu; düğün yeri, karanlığın ortasında, havaya asılı renkli ampullerin aydınlattığı bir ışık topu, zifirî karanlıkta bir serap gibiydi. Amcam bir saat sonra gelip, hiçbir şey söylemeden kamyoneti çalıştırdı. Neredeyse nefret etmiştim ondan.

Bana o unutulmaz günden kalan tek hatıra, karanlığın içinden yükselen davul zurnanın tatlı sesi oldu. Amcamın fikir değiştirmesini, düğüne kalmamızı o kadar çok istemiştim ki... Kamyonetin arka penceresinden öylece bakakalmıştım. Davul zurnanın şen sesi zayıflayıp düğün alanı küçülürken, derin bir üzüntüyle dolmuştu içim.

                                                                                                                              İngilizceden çeviren: Altuğ Yılmaz



Yazar Hakkında