Bir akademisyen arkadaşımdan geldi: “Baskın Hocam, aşağıdaki mektubu Taner Akçam çok başarılı şekilde her tarafa yaydı. Siz bu mektubu okuduktan sonra mı imzaladınız, ben merak ettim.” Agos’un geçen sayısında çıkan Danimarka sergi olayından söz ediyor. Kendisine verdiğim cevabı burada özetleyeceğim. Aslında bu konu daha ayrıntılı yazılmalı, fakat malum, Agos’un Noel sayısında yazılar kırpılıyor. Tamamını Pazar günü Radikal İki’de okuyabilirsiniz.
Bundan sonrası, arkadaşa yazdığım cevabın özetidir: Türk devleti böyle oldukça, T. Akçam’ın başarılı olmamasına imkân var mı? Devlet inkâr bataklığına gün geçtikçe gömülüyor. Şimdi de ‘en iyi müdafaa olarak saldırı’ya geçecek ve yapılması gerekenin tam tersini yapıyor olacak. Çünkü:
1) ‘Alternatif’ serginin adı bile kireçlenmiş politikamızı yansıtıyor: ‘Sözde Ermeni Soykırımı’. Yine malum iki ezber okunacak: “a) Ermeniler acı çektiyse, biz de çektik; mesela Balkan göçmenleri; b) Biz Ermenileri öldürmedik, onlar bizi öldürdü.” Oysa, bırak ölü sayılarının fevkalade asimetrik oluşunu, her şeyden önce bu mukayese ayıptır: Çeteler çetedir, devlet devlettir. Çeteler cinayet işleyebilir, devlet cinayet işleyemez.
2) Tartışma ancak 1915’e giden süreç üzerine olur. Süreç derken: Ben ‘soykırım’ kullanmıyorum ve bu yüzden diasporadan bazıları bana ‘inkârcı’ diyor; pek umurumdaydı... ‘Kırım’ diyorum. Sebebi, Nazileri çağrıştırdığı için ‘soykırım’ın Türkiye halkına bazı şeyleri anlatmayı güçleştirmesi değil sadece. Sebep, Yahudi Soykırımı’na giden süreç ile 1915’e giden sürecin birbirinden çok farklı olması. Ama unutma ki ikisinin sonuçları birbirine fevkalade benziyor. Almanya’da neredeyse Yahudi bırakılmadı, 1,5 milyonun üstündeki Anadolu Ermenisi de (İstanbul dışında) iki elin parmakları kadar kaldı.
3) İmzalara çok dikkat et. İçlerinde şimdiye kadar Ermeni meselesine hiç imza vermemiş ve/veya 1915 rezaletine hiçbir zaman ‘soykırım’ dememiş olanların büyük çoğunlukta olması ilginç gelmedi mi? Türk devletinin akıl almaz inkârcılığı vicdanlı insanları o derece bezdirmiş ki artık, bu mektuba bu sefer bastılar imzalarını, mektubun konusu şartlanmış beyinlerin yanlış anlamasına pek müsait olduğu halde.
4) Böyle ‘alternatif’ sergiler açmaya tevessül etmek Türkiye için tam bir felakettir. Çünkü inkârı sürdürme iradesini tekrarlar ve Ermeni diasporasının kinini daha da artırır. Dahası, üçüncü tarafları diasporaya destek vermeye iter, çünkü 1915’te neler olduğunu dünya, bizden farklı olarak, ilk günden beri biliyor. Derhal yapılması gereken şey, “Osmanlı döneminde savaş içinde vuku bulan bu hazin olaylar bizi de Ermeni kardeşlerimiz kadar üzmektedir” demektir.